Sihir ve Büyü Nedir? Dinimizde Sihir ve Büyünün Yeri, Vefk Nedir?

Sihir ve Büyü Nedir? Dinimizde Sihir ve Büyünün Yeri, Vefk Nedir?

Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: "Süleyman'ın saltanatı aleyhine, şeytanların telkinlerine (sihre) uydular. Süleyman sihir yapıp kâfir olmadı. Fakat şeytanlar kâfir oldular. Onlar, insanlara sihir öğretiyorlar. Bâbil'de Hârût ile Mârût adlı iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Hâlbuki o iki melek: Biz Allah tarafından denenmek için indirildik. Sakın sihir yapıp kâfir olmayın, demeden kimseye bir şey öğretmezlerdi. İşte insanlar, karı ile kocanın arasını açacak şeyleri onlardan öğreniyorlardı. Öğrenenler ise, Allah'ın izni olmaksızın kimseye zarar veremezlerdi. Ancak kendileri ne zararı olacak, faydasız şeyler öğreniyorlardı. Şüphesiz bu bilgiyi edinene âhirette bir nasip yoktur. Bir de canlarına karşılık elde ettikleri o şeyin ne kötü bir şey olduğunu bir bilselerdi!" Bakara 102

Bu ayet, sihir yapmanın haram oluşuna ve ondan kaçınmanın gereğine işaret etmektedir. Sihir, sihirbazların düğümler, Üfleme, İlaç ve benzeri şeylerle bir takım duyguları cinlerden ve şeytanlardan algılamaları ve onları hastalık, Ölüm, Karı-koca arasını ayırmak ve benzerleri gibi kötü amellerine alet etmeleridir. Kişiyi sevdiğinden ayırmak, Yine kişiye, sevmediği şeyi şeytanî yollarla sevdirmek de sihir kavramı içine girmektedir. Sihir çeşitleri çoktur. Ancak, bunlar aslında iki kısma ayrılırlar:

1-Düğümlerle, üflemeyle ve zararlı ilaçlarla yapılan sihirdir. Yahudi sihirbaz Lebîd b. el-A'sam'ın Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e yaptığı sihir gibi. İmam Vâkıdî'nin rivayetin e göre, hicretin yedinci yılı Muharrem ayında Yahudilerin ileri gelenleri toplanarak Lebîd b. el-A'sam isimli sihir yapan bir mel'una gittiler. Ona para verdiler. Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'e sihir yaptırdılar. Bir ipe düğüm yaparak yumak şekline soktular. Medine’de Zarvan kuyusuna attılar. Bu sihir, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'e tesir etti. İbn-i Hacer el-Askâlânî'nin anlattığına göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz birkaç kişi ile beraber o kuyuya gitti. Kuyuda onbir düğümlü bir yumak buldular. Dışarı çıkardılar. O anda Cebrail (a.s) geldi. Felâk ve Nâs surelerini getirdi. Her ayeti okudukça bir düğüm çözdüler. Allah (c.c.)'ın izni ile Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şifa buldu.

2-Karıştırma, bozma ve hayal gösterme şeklinde yapılan sihirdir. Firavun’un sihirbazlarının yaptıkları sihir gibi. Cenab-ı Hak Kur‟an-ı Kerimde:”(Sihirbazlar),Ey Musa sen mi (önce) atacaksın, yoksa atanlar biz mi olalım? Dediler.”Siz atın”dedi. Onlar atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir gösterdiler. Biz de Musa‟ya,”Asanı at!”diye vahyettik. Birde baktılarki bu, onların uydurduklarını yutuyor. Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.” (Araf Suresi 115-116-117-118)

Hz. Âişe (r.a.)'dan rivayete göre, yine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'e sihir yapılmıştır.Yapmadığı şeyleri yapmış gibi kendisine tahayyül olunurdu. Başka bir rivayete göre, kendisi hanımlarının yanına gelip beraber olduğunu zannediyordu. Oysaki onların yanına gitmemişti. Ona yapılan sihir, Cenab-ı Hakk'ın bir hikmeti ve lütfü olarak peygamberlik görevinin tebliğine tesir etmiyordu. Çünkü Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'de "ismet" sıfatı vardır. Yine bu husustaki diğer bir hikmet de şudur ki; insanlar, Peygamberimiz'in de kendileri gibi bir insan olduğunu ve onların başına gelen şeylerin onun da başına gelebileceği gerçeğini anlasınlar ve onun çaresini bilsinler. Çünkü Allah (c.c.) hiçbir dert vermemiştir ki, dermanını da vermemiş olsun. Her derdin ve hastalığın mutlaka bir çaresi vardır.

Şüphesiz ki, sihiri öğrenmek ve onu başkasına öğretmek, büyük günahlardandır. Sihirle meşgul olmak, insanı küfre götürür. Allah (c.c.) muhafaza buyursun. Sihir yapmak, dinimizde şiddetle yasaklanmıştır. İmam Nevevî diyor ki: "Sihir yapmak büyük günahlardandır. Eğer içinde küfrü gerektiren sözler bulunursa, onu yapan kimse kâfir olur. Eğer içinde küfre götüren bir söz ve fiil olmazsa, o zaman kâfir olmaz. Fakat harama girmiş ve günah-ı kebâir işlemiş olur." Cinlerden ve şeytanlardan yardım istemekle ve onlara boyun eğmekle kişi dinden çıkar ve kâfir olur. Bu sebepten dolayı sihir, diğer bütün peygamberlerin şeriatlarında da haram kılınmıştır.

Cenab-ı Hak, sihir ile uğraşan kimsenin akıbetini, âhirette onun hiçbir nasibi olmadığını ve büyük bir hüsrana uğrayacağını Kur'an-ı Kerim'de haber vermiştir: "Onun için âhirette hiçbir nasip yoktur." (Bakara Suresi 102)

"Eğer onlar iman etselerdi ve (kötülüklerden) sakınsalardı, Allah'ın sevabı onlar için daha hayırlı olurdu. Şayet (bunu) bir bilselerdi!" (Bakara Suresi 103)

Bu ayetler delâlet etmektedir ki; sihir yapmak, iman ve takva'nın zıddı olan bir şeydir. İşte bu sebepten dolayı Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, sihir yapmaktan, Sihir yaptırmaktan, Sihir yapılmasına razı olmaktan bizleri şiddetle sakındırmıştır. Şöyle buyurmuştur: "Yedi helak edici şeyden sakınınız! Dediler ki: Nedir onlar? Buyurdu ki: Şirk koşmak, Livata yapmak, Gıybet etmek, Namuslu insanlara kadınlara iftira etmek, Yalan söylemek, Sihir yapmak, Adam öldürmektir." (Buharî ve Müslim, Ebu Hüreyre (r.a.)'dan.)

İnsan bazen bir hastalığa yakalanır ve şifa bulmak umudu ile her türlü tedavi çarelerine başvurur. Tıbbî çarelere başvurduğu gibi başka şeylerden de medet umar ve böylece sahtekârların eline düşebilir! Onların itikadlarının bozuk olup olmadığına, Gerçek ilim sahibi olup olmadığına ve bid'at ehli olup olmadığına dikkat etmezse, kendi imanını da tehlikeye sokar. Sihir ile meşgul olan kimseler, kendilerine müracaat edenlerden bazen çok acayip şeyler isterler. Mesela; Kur'an-ı Kerim'i necasetin (pisliğin) içine koymasını, Ya da kurban kesmesini fakat onu keserken besmele çekmemesini isterler. Bazen kendilerine müracaat eden kimselerden çamaşır isterler. Bazen hastaların, insanlardan uzaklaşmalarını öğütlerler. Bazılarının karanlıkta oturmalarını tenbih ederler. Bazılarının suya el sürmemelerini isterler. Bazen de onlara anlamsız şeyler verirler. Meselâ; kare içinde yazılı harfler, Rakamlar, Ne olduğu belli olmayan birtakım tılsımlar verirler. Bazıları, karı ile koca arasında bir sevgi oluşturabileceklerini, Ya da onların aralarını ayırabileceklerini iddia ederler. Bazen da anlaşılmaz şeyler mırıldanarak çeşitli düğümler yaparlar.

Bir Müslümanın böyle kişilere gitmesi, Onlardan medet umması, Onların sözlerini tasdik etmesi, Ya da onların verdikleri ilaçları kullanması asla caiz değildir. Sihre maruz kalan bir kimsenin, o sihri bozmak maksadıyla başka bir büyücüye gitmesi de yine haram olan bir iştir. Sihirden korunmak maksadıyla bile olsa, sihir öğrenmek de yine bütün peygamberlerin şeriatlarında yasaklanmıştır.

Müslümana gereken şey, şeriata uygun olan dualarla ve zikirlerle kendisini sihirden korumaktır. Yunus 76- 81, A'raf 109-126, Tâhâ 57-73'nde vârid olan sihir ile ilgili ayetler bir suya okunur ve sihir yapılan kimsenin başına serpilir.

"VEFK" NEDİR?

Yapılması ya da yaptırılması caiz midir? Türkçe’de uyum anlamına gelen vefk, bir dörtgen şekil içindeki bölümlere birtakım sayı ve harfler yazılarak meydana getirilen şekil olup, bunu yapanlar, vefk aracılığıyla Allah’ın kendilerini koruyacak bir cin görevlendireceğini iddia ederler. İslam dini, tevhid inancına zarar verdiği için falı, tılsımı ve büyüyü kesin olarak yasaklamıştır (el-Fetâvâ’l-Hindiyye, V, 459). Cinlerden ve şeytanlardan yardım isteme anlamına gelen ve manası anlaşılmayan sihir ve tılsımlar insanı şirke kadar götürebilecek işlerdir (Nevevî, el-Mecmu’, IX, 66). Zira bu gibi işlerde hep aldatma, kötülük ve zarar söz konusudur. (Cassâs, Ahkâmu’l-Kur’an, I, 61)
Daha yeni Daha eski