Allah’ın hoşnud kaldığı, beğendiği, razı olduğu nefis. Bu makama yükselen nefisten Cenab-ı Hak razı olduğu için “Nefsi Mardiyye” adını almıştır. Razı olunmuş nefis demektir. Kul Allah’dan, Allah kuldan razıdır. Allah'ın razı olduğu nefistir. Ariflerin makamıdır. Bekabillâh burada tahakkuk eder. Muhtaç olduğu ilimleri bütünüyle alıp, mana âleminden bu görünen madde âlemine dönmüştür. Dış itibariyle diğer insanlardan ayırt edilmez. Fakat iç itibariyle bütün cisimleri altına çevirecek bir tılsım gibidir. Kendine lütfedilen marifet bilgisinden dünya halkına ikram eder. İlâhi bilgi dairesinin mahremidir. Onun müşahedesine yabancı bir diyar yoktur. Kendisine üfürülen ruh ile görür, bilir. Sesini uzaklardan işittirir. Mürşidinden izin almak kaydıyla irşadı sahihtir. Seyri; Allah'tan (Seyr-i anillâh )'dır. Âlemi; şu görünen maddi âlem, mahalli; Hafâ'dır. “Onun işiten kulağı olurum, gören gözü olurum, konuşan lisanı olurum, yürüyen ayağı olurum. Benimle işitir, benimle görür, benimle konuşur, benimle tutar ve benimle yürür.”(Buhari, Rikak,38.İbn. Hanbel, 4/256)
Bu makamdaki salikin zikri “Kayyum” ismidir. Bunun seyri,”seyri anillah”dır. Âlemi, şu görünen şehadet âlemidir. Yeri, Hafâ dır. Hali, hayrettir. Yolu, şeriattır. Makamı da,”Hakkal yakin” dir.
Sıfatları; Allah ve Resulünün ahlakı ile ahlaklanmak, hataları bağışlamak, ayıpları örtmek, güzel zanda bulunmak, herkese lütuf ve şefkat göstermek, insanları karanlıklardan kurtarmak, için onlara meyl ve muhabbet.
“Sen O’ndan, O da senden râzı olarak dön Rabbine!” (Fecr Suresi, 28) âyetindeki “Rabbin de senden râzı olarak” hükmü, bu hâli ifâde etmektedir. Ayrıca Beyyine Sûresi’nin 8. âyetindeki:
“Allâh onlardan hoşnud olmuş, onlar da Allâh’tan hoşnûd olmuşlardır.” beyânı da bu hakîkatin diğer bir ifâdesidir. Bu hâl ve hakîkatlere nâil olan bir kul, artık hâdisâtı “hakka’l-yakîn” mertebesinden seyretmektedir. Allâh’ın izniyle bâzı gaybî sırlara vâkıf olabilir. Cenâb-ı Hak rızâ, tevekkül ve teslîmiyetleri sebebiyle böyle kullarının -âdetâ- gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili, tutan eli. Olur. Onların hâline, kâline ve güzel ahlâkına tesir kuvveti ihsân eder.