Zikirde esas olan gizliliktir. Çünkü zikredilen zat Allah Teâlâ’dır. O kula şah damarından daha yakındır. Bu sebeple gizli zikir en hayırlı zikir olarak Peygamber Efendimiz ﷺ tarafından beyan ve tavsiye edilmiştir. Bir Yolculuk esnasında Sahabenin yüksek sesle tekbir getirdiğini işiten Peygamber Efendimiz, ﷺ onları şu şekilde uyarmıştır.
Böyle sesinizi yükseltip kendinizi yormayın. Siz kulağı sağır veya uzaktaki birisini çağırmıyorsunuz. Sizler gizli açık her şeyinizi işiten, size çok yakın olan ve hep sizinle beraber bulunan Allah’ı zikrediyorsunuz. Hadis-i Şerif (Buhari, Deavat, 50)
Gizli zikir iki şekilde olur:
1. Sadece kalple
2. Kalp ve dille
Gizli Zikir Nedir?
Gizli zikir Efendimiz ﷺ tarafından en hayırlı zikir olarak tanıtılmıştır. Ancak dilin katıldığı zikirde ses yükseltilmez, sadece kendi duyacağı kadar söylenir. Gizli zikir ilk safhada sadece kalp ile yapılmaktadır. Zikir için Allah lafzı tercih edilmiştir.
Dil damağa yapışık halde tutulur. Kalp ile Allah Allah denir. Allah lafzı, alemlerin Rabbi Yüce Yaratıcımızın özel ismidir. Diğer bütün isimleri içinde toplamaktadır. Bu zikir kalp, ruh, sır, hafi, ahfa ve nefs latifeleri üzerinde yapılır.
Kulum beni gizlice içinden zikrederse ben de onu zatımda zikrederim Hadis-i Şerif (Buhari, Tevhid, 15) Bu kutsi hadis de, gizli zikrin ilahi huzurda ayrı bir değeri bulunduğunu gösteriyor.
Bu isimle zikredildiği zaman bütün ilahi isimlerin tecellisine ulaşılmış olur. Zikrin tesiri tüm vücuda yerleştiği zaman, zikirlerin en faziletlisi olan La ilahe illallah zikrine geçilir.
Ancak bu zikir kalp ve dil ile birlikte çekilmelidir. Böylece bütün vücut zikre katılmış olur. Mevlana Halid Bağdadi (k.s.), gizli zikir ve virde devam etmenin, kalp hastalıkları için en tesirli ilaç olduğuna dikkat çeker.
Bunun büyük veliler ve keşif sahipleri tarafından tecrübe edilmiş bir gerçek olduğu belirtilir.