Yüksek sesle ve dille yapılan zikre sesli zikir denir. Hedef sesi Allah’a değil, derin gaflet uykusuna dalmış olan nefse işittirmektir. Bunun için önce nefis ele alınır. Terbiyeye nefisten başlanır. Daha sora kalbe sıra gelir. Zikir için La ilahe illallah tevhidi tercih edilir. Çünkü kelime-i tevhid zikirlerin en faziletlisidir.
Bundan başka zikir kelimeleri ile de sesli zikir yapılabilir. Hatta bu zikirler tek başına yapılabileceği gibi, toplu halde de yapılabilir.
Cemaat halinde yapılan zikir, cemaatle kılınan namaz gibi daha faziletli ve daha faydalıdır. Sesli zikirde hedef kalbi uyandırmak, nefsi ıslah etmek, huzuru ele geçirmek ve gerçek tevhid anlayışına ulaşarak Allah Teâlâ’yı yüceltmektir.
Bütün arifler (k.s.), zikrin kamil bir mürşidin gözetiminde, onun nezareti altında yapılmasını faydalı görmüşlerdir. Bunun ilk faydası mürşidin dua ve feyiz desteğidir.
Mürşitten alınan ders bütün silsiledeki velilerin emaneti olduğundan ayrı bir feyzi ve tadı mevcuttur. İkinci faydası kalbin ve çekilen zikrin kontrol altında olmasıdır.
Mürşit, kalbin tedavisi için tercih ettiği zikrin artırma veya değişme zamanını takip eder. Bu arada zikir esnasında karşılaşılan halleri ve vücuttaki değişmeleri kontrol eder, gerekli müdahaleyi yapar.