Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) öğleden sonra istirahat ederlerdi...
Hz. Peygamber (asm) öğle namazını kıldıktan sonra, bir miktar uyur, "kaylule" yapardı. Nitekim, Hz. Peygamber'in kaylûleden, "güzel bir âdet" diye söz ettiği (Deylemî, IV, 266) zaman zaman süt teyzesi Ümmü Haram veya Enes'in annesi Ümmü Süleym gibi yakınlarının evinde kaylûle yaptığı rivayet edilir. (İbn Hacer, Fethu’l-bari, XI, 72)
Yine Resûl-i Ekrem, gecenin bir bölümünü ibadet için ayıranların gündüz kaylûle yaparak geceye zinde girmelerini tavsiye etmiştir. (İbn Mâce, Sıyâm, 22)
Yatsı namazından sonra yatar, gece kalkıp vitir namazını kılardı.
Nitekim Cabir'den rivayetle bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Gecenin sonuna doğru namaza kalkamayacağından endişe eden kimse vitir namazını gecenin baş tarafında kılsın. Gecenin sonunda kalkacağına güvenen kimse de vitir namazını gecenin sonunda kılsın. Çünkü gecenin sonunda kılınan namazda melekler de bulunduğundan vitri bu saatte kılmak daha sevaptır.” (Müslim, Müsâfirîn 162 163)
Hz. Peygamber (asm), yatsı namazını mescidde kıldıktan sonra evine döner, hanımları da ayrılarak istirahate çekilirlerdi. O, yatsı namazından sonra konuşmayla vakit geçirmeyi sevmez, yatsı namazını zamanında kılarak odasına çekilir, uyumadan önce Kur'ân okurdu. (Genellikle İsrâ, Zümer, Hadîd, Haşr, Tegâbün, Cum'a sûrelerinden birini tilâvet ederdi.)
Tirmizî'nin Şemâil'ine göre Hz. Peygamber (asm) uyumadan önce "Allah'ım! Senin isminle ölür, senin isminle yaşarım!" der, uyandığı zaman "Bizi öldürdükten sonra yaşatan Allah'a hamd olsun. Hepimiz ona döneceğiz." derdi.
Hz. Peygamber (asm) gecenin yarısı ya da üçte ikisi geçtikten sonra uyanır, yastığına yakın bir yerde bulundurduğu misvakla dişlerini ovar, sonra abdest alarak Allah'a ibadet ederdi.
Gece İbadeti
Hz. Aişe (r.anha) validemiz şöyle anlatmıştır:
"Resulullah (asm) geceleri ayakları yarılıncaya kadar ayakta durur, ibadet ederdi. Ona:
"Senin geçmiş ve gelecek günahların bağışlandığı halde bunu niçin yapıyorsun?" dedim, bana:
"Ben de şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu." (Buharî, Teheccüd, 6; Tirmizî, Salât, 187)
Teheccüd namazı, Hz. Peygamber (asm)'e vacip olduğu için hiç terk etmemiştir. Bu ibadet ve zikirleri yaparken ümmetine de yapmalarını tavsiye etmiştir.
Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Sizden biri uyurken, şeytan kafasına üç düğüm atar. Her düğümün üzerine; ‘Uzun bir geceye sahipsin uyu!’ diyerek elini vurur. O kişi uyanıp da Allah-u Zülcelal'i zikrederse bir düğüm, abdest alırsa bir düğüm, namaz da kılarsa bütün düğümler çözülür. Artık o kimse neşeli ve hareketli olur. Aksi halde neşesiz ve tembel olur." (Buhari, Teheccüd, 12)
Diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurmuştur;
"Gece bir saat vardır ki, bu saatte Allah'dan dünya ve ahiret işiyle ilgili bir hayır isteyen Müslüman kul ona rastlarsa, mutlaka istediği kendisine verilir. Bu, her gece olur." (bk. Riyazü's-sâlihîn, 1175)
Hz. Peygamber (asm) teheccüd namazını kıldıktan sonra sabah namazı için hazırlık yapardı, sabah namazının sünnetini odasında kılar ve cemâatle farzı edâ etmek üzere mescide giderdi.