Muhammedün, Mahmüdün, Ahmedün, Hamidün, Kasimün, Akibün, Hatemün, Mahin, Da’in, Siracün, Münirün, Haşirün, Mübeşşirün, Nezirün, Münzirün, Resulün, Mürselün, Nebiyyün, Mühtediyün, Mehdiyyün, Halilün, Habibün, Tayyibün, Safiyyün, Taha, Yasin, Mustafa, Mücteba, Murtaza, Nasirün, Kaimün, Hafizün, Şahidün, Şehidün, Adilün, Alimün, Halimün, Nurun, Mübinün, Burhanun, Hüccetün, Beyanun, Muti’un, Mezkurün, Vaızün, Sahibün, Natıkun, Sadikun, Musaddikun, Muzafferun, Mekkiyyün, Medeniyyün, Ebtahiyyün, Kureyşiyyün, Arabiyyün, Haşimiyyün, Azizün, Harisün, Raufün, Rahimün, Cevadün, Ganiyyün, Fettahun, Alimün, Münibün, Hatibün, Fasihun, Reşidün, Tahirun, Mutahharun, İmamun, Emirun, Mutavassitun, Sabikun, Muktesidün, Evvelün, Ahirun, Zahirun; Batınun, Şafi’un, Müşeffe’un, Hadin, Muhallilün, Muharrimun, Amirun, Nahin, Hakimun, Karibün, Şakirun, Meşkür’ün, Saburün, Rakibun, Müzzemmilü, Müddessirü, Mualla, Müzekka, Müşfikun, Muhsinün, Mütemmimün.
Bu isimler, yüce Peygamberimizin veciz isimleridir. Bunları dua makamında kullanmak ve bunlar sayesinde isteklerimizi dile getirmek için çok yararlı bir harekettir. Cenab-ı Hakk’ın doksan dokuz ismi olduğu gibi, Resül-i Ekrem Efendimizin de böyle mübarek isimleri vardır. Kim bunları ezber eder veya dua esnasında bunları okursa, Cenab-ı Mevla bu isimler sayesinde o kimsenin arzusunu yerine getirecek ve onun bütün dileklerini kabul buyuracaktır.
Peygamberimizin bütün isimlerinde büyük feyizler vardır. Onun Muhammed ismi anıldığında mutlaka salatü selam getirilmelidir. Bir hadis-i şeriflerinde: "İnsanların bana en yakın olanları bana en fazla salatü selam getirenlerdir buyurdu."
Bu isimlerin hepsinin ayrı ayrı kudsiyetleri vardır. Fakat en şümullüsü “MUHAMMED MUSTAFA” isimleridir. Bu isimlere hürmet, Muhammed Mustafa’ya hürmettir. Bu itibarla Peyamberimizi bilmemiz ve O’na gereken hürmet ve ilgiyi göstermemiz üzerimize vacibdir. Allah’ı seven, Peygamberimizi de sevecek; Allah’ın emirlerini yerine getiren Rasülullah’ın sünnetlerini de ifa edecektir. Yoksa kuru kuruya “Ben Peygamberi severim.” demesi onu kurtarmayacak, O’nun sonsuz şefaatına kavuşamıyacaktır.
Kaynak: Mecmûatul- Ahzab, Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevi