Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- öyle büyük bir muhabbet kutbuydu ki, ins ve cinin gâfilleri dışında her varlık O’na âşıktı.
Allah Rasûlü:
“O, yanında yapılan zikrullahtan uzak kaldığı için ağladı!” buyurdu. (Buhârî, Menâkıb, 25; Ahmed, III, 300)
Daha sonra minberin altına bir çukur kazılıp kütük oraya gömülmüş veya tavana konulmuştur. Hazret-i Osman devrinde mescid yeniden yapılmak üzere yıkıldığında, bu kütüğü Übey bin Ka’b -radıyallâhu anh- almış ve kurtlar tarafından yenilip un ufak oluncaya kadar evinde saklamıştır.[1]
Fahr-i Kâinât Efendimiz’in üzerinde hutbe îrâd ettikleri hurma kütüğü, ihtiyaç dolayısıyla bir minber yapılması neticesinde O Varlık Nûru’ndan ayrı düştüğü için, ashâb-ı kirâmın işiteceği şekilde hicrân ile inlemişti. Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de mübârek eliyle onu sıvazlamış ve o hurma kütüğü, ancak böyle sükûnete kavuşmuştu. O bir hurma kütüğüydü, biz ise İNSAN!..
Hazret-i Mevlânâ der ki:
“Muhabbetin hakîkatini bir ağaç kütüğünden duy ve ondan ibret al!”
Kendi muhabbetini bir kütüğün muhabbeti ile mîzân et!..
Dipnot: 1) İbn-i Sa’d, I, 251-252.