Konuyla ilgili bazı hadisler şöyledir:
“Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınır ve günahlara sapmazsa -kul hakları hariç- annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlardan arınmış olarak döner.” (Buhari, Hac, 4)
"Makbul haccın karşılığı cennetten başka bir şey değildir. Umre de diğer bir umre ile arasındaki günahları siler."(Nesai, Menasik,3-5; Müslim, Hac, 437; İbn-i Mace, Menasik, 3)"Amellerin hangisi daha faziletlidir?" şeklindeki bir soruya Peygamberimiz (asm):
"Allah ve Rasûlüne iman." şeklinde cevap vermiş;
"Sonra hangisi?" diye sorulunca;
"Allah yolunda cihad." buyurmuş,
"Sonra hangisi?" denince;
"Makbul hac!.." diye cevap vermiştir."(Buhari, Hac, 4; Nesai, Menasik, 4)
"Haccedenler ve umre yapanlar Allah’ın misafirleridir. Kendisine dua ederlerse, dualarını kabul eder, bağışlanma dilerlerse onları bağışlar." (İbn-i Mace, Menasik, 5)
"Hac ve umreyi art arda yapınız. Çünkü bu ikisi, körüğün demir, altın ve gümüşün pasını giderdiği gibi fakirliği ve günahları yok eder." (Tirmizi, Hac, 2; Nesai, Menasik, 6; İbn-i Mace, Menasik, 3)
Bu ve benzeri hadislerde geçen müjdelerin gerçekleşmesi bazı şartlara bağlıdır. Nitekim "Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınır ve günahlara sapmazsa" ve "Makbul hac" gibi kayıtlardan bunu anlamak mümkündür.
Hadis kitaplarında geçen bu gibi sözlerin bazıları zayıf olabilir. Ancak yukarıda verdiğimiz bazı hadisler gibi güvenilir olanları da vardır. Bu nedenle bu gibi sözlerin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durmak istiyoruz:
1. Bir kaide vardır: Bir söz mutlak söylendiğinde en mükemmeli anlaşılır. Örneğin “insan” denilince akla Peygamberimiz (a.s.m.) gelir. Fizikçi denilince en meşhuru aklımıza gelir. Bunun gibi, "şu ibadeti yapan şu sevabı alır" sözünden aklımıza ilk gelecek olan, o ibadetin zirvesidir, en son neticesidir. Yani bu ibadetin en mükemmel sonucu budur, anlamına gelmektedir.
2. Her sözün bazı şartları vardır. Örneğin bir arabanın katalogunda 200 km/saat hız yapabileceği yazılı olsun. Sadece bunun yazılmış olması o arabanın her zaman ve her sürücünün 200 km/saat yapacağı anlamına gelmez. Stabilize bir yolda, benzinine su karışmış, ön düzeni bozuk, gece vakti farları yanmayan veya başka yere bakan, üstelik de şoförü acemi olan bir araba aynı hızı yapmayınca, bu sözün yanlış olduğu anlamına gelmez. Tam tersine söz doğrudur, ama bazı gerekli şartları yerine getirilmediği söz konusudur. Bu nedenle araba bize fayda verecektir, fakat istediğimiz hıza ulaşamayacaktır. Bunun gibi, biz de Allah’ın yarattığı mükemmel ve canlı bir arabayız. Bu arabanın farları olan gözler, yedikleri, içtikleri, gezdikleri, düşündükleri, ayakları gibi her şeyiyle mükemmel olacak ki o duayı okuduğu zaman o neticeyi alabilsin. Demek ki söz doğrudur; ancak o şartları yerine getirmek kaydıyla.
3. “Her çekirdek bir ağaçtır.” sözü doğrudur. Ancak her çekirdek bir ağacın programını taşıdığı halde şartlarına uyarak ekilmezse ağaç olamaz. Bunun gibi her dua da insanı Allah’a götüren ve günahlarının silinmesine sebep olan bir sır vardır. Ancak çekirdek gibi olan bu sırrın açılması için de bazı şartlar lazımdır. İman, ibadet, niyet ve haramlardan sakınma gibi şartları yerine getiren onu ağaç gibi açacaktır. Geçmiş günahlarının silinmesine vesile olacaktır. Yoksa çekirdek olarak kalacak ve neticeye ulaşamayacaktır. Hatta hayatını yanlış yerde harcadığı için aynı zamanda sorumlu da olacaktır.
Demek ki hacca giden her insanın bütün günahlarının affolunması yolu açıktır. Ancak yukarıdaki şartlara uyulduğu takdirde ve her hacının veya umrecinin durumuna göre günahlarının tamamı veya bir kısmı bağışlanmaktadır.