Nuzül
Sûre Medine’de, Bedir Savaşı’ndan sonra ve muhtemelen Uhud Savaşı esnasında, Hadîd sûresinin peşinden nâzil olmuştur. Mekke’de indiğini söyleyenler, İbn Abbas’ın, 13. âyeti kastederek “Mekke’de, Hz. Peygamber oradan keder içinde ayrılırken gelmiştir” sözünü genelleştirerek yanılmışlardır (Kurtubî, XVI, 216; İbn Âşûr, XXVI, 71). Bu ayrılıştan maksat hicret ise, yalnızca 13. âyet Mekke’de inmiş demektir, Vedâ haccındaki ayrılış kastediliyorsa, o da Medine’de inenlere dahildir.
Konusu
Temel konusu, savaş belâsından kurtulmak ve barışı devamlı kılabilmek için, barış düşmanlarının savaş gücünü yok edinceye kadar onlarla savaşmaya teşviktir. Bu temel konu çerçevesinde şu hususlara da temas edilmiştir:
1. İman edenler ile etmeyenlerin yapıp ettiklerinin, dünya ve âhiret hayatında işe yaraması ve Allah katındaki değer bakımından karşılaştırılması.
2. Allah’ın yardımı, ödüllendirmesi ve doğru düşünmeye muvaffak kılması bakımından iman edenler ile etmeyenlerin farkları.
3. Münafıkların tipik davranışları.
4. Dünya ve âhiret nimetlerinin karşılaştırılması.
5. Dünya hayatının imtihan hikmeti ile bağlantısı.
MUHAMMED SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
1. | Ellezıne keferu ve saddu an sebılillahi edalle a'malehüm |
2. | Vellezıne amenu ve amilüs salihati ve amenu bima nüzzile ala muhammediv ve hüvel hakku mir rabbihim keffera anhüm seyyiatihim ve asleha balehüm |
3. | Zalike bi ennellezıne keferuttebeul batıle ve ennellezıne amenüttebeul hakka mir rabbihim kezalike yadribüllahü lin nasi emsalehüm |
4. | Fe iza lekıytümüllezıne keferu fe darber rikab hatta iza eshantümuhüm fe şüddül vesaka fe imma mennem ba'dü ve imma fidaen hatta tedaal harbü evzaraha zalik ve lev yeşaüllahü lentesara minhüm ve lakil li yeblüve ba'daküm bi ba'd vellezıne kutilu fı sebılillahi fe ley yüdılle a'malehüm |
5. | Se yehdıhim ve yuslihu balehüm |
6. | Ve yüdhılühümül cennete arrafeha lehüm |
7. | Ya eyyühellezıne amenu in tensurullahe yensurküm ve yüsebbit akdameküm |
8. | Vellezıne keferu fe ta'sel lehüm ve edalle a'malehüm |
9. | Zalike bi ennehüm kerihu ma enzelellahü fe ahbeta a'malehüm |
10. | E fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim demmerallahü aleyhim ve lil kafirıne emsalüha |
11. | Zalike bi ennellahe mevlellezıne amenu ve ennel kafirıne la mevla lehüm |
12. | İnnellahe yüdhılüllezıne amenu ve amilus salihati cennatin tecrı min tahtihel enhar vellezıne keferu yetemetteune ve ye'külune kema te'külül en'amü ven naru mesvel lehüm |
13. | Ve keeyyüm min karyetin hiye eşeddü kuvvetem min karyetikelletı ahracetk ehleknahüm fe la nasıra lehüm |
14. | E fe men kane ala beyyinetim mir rabbihı ke men züyyine lehu suü amelihı vettebeu ehvaehüm |
15. | Meselül cennetilletı vüıdel müttekun Fıha enharum mim main ğayri asin ve enharum mil lebenil lem yeteğayyer ta'müh ve enharum min hamril lezetil liş şaribın ve enharum min aselim musaffa ve lehüm fıha min küllis semerati ve mağfiratüm mir rabbihim ke men hüve halidün fin nari ve süku maen hamımen fe kattaa em'aehüm |
16. | Ve minhüm mey yestemiu ileyk hatta iza harecu min ındike kalu lillezıne utül ılme maza kale anifen ülaikellezıne tabeallahü ala kulubihim vettebeu ehvaehüm |
17. | Vellezınehtedev zadehüm hüdev ve atahüm takvahüm |
18. | Fe hel yenzurune illes saate en te'tiyehüm bağteh fe kad cae eşratuha fe enna lehüm iza caethüm zikrahüm |
19. | Fa'lem ennehu la ilahe illellahü vestağfir li zembike ve lil mü'minıne vel mü'minat vallahü ya'lemü mütekallebeküm ve mesvaküm |
20. | Ve yekulüllezıne amenu lev la nüzzilet surah fe iza ünzilet suratüm muhkemetüv ve zükira fıhel kıtalü raeytellezıne fı kulubihim meraduy yenzurune ileyke nazaral mağşiyyi aleyhi minel mevti fe evla lehüm |
21. | Taatüv ve kavlüm ma'rufün fe iza azemel emru fe lev sadekullahe le kane hayral lehüm |
22. | Fe hel aseytüm in tevelletüm en tüfsidu fil erdı ve tükattıu erhameküm |
23. | Ülaikellezıne leanehümüllahü fe esammehüm ve a'ma ebsarahüm |
24. | E fe la yetedebberunel kur'ane em ala kulubin akfalüha |
25. | İnnellezıner teddu ala edbarihim min ba'di ma tebeyyene lehümül hüdeş şeytanü sevvele lehüm ve emla lehüm |
26. | Zalike bi ennehüm kalu lillezıne kerihu ma nezzelellahü senütıy'uküm fı ba'dıl emr vallahü ya'lemü israrahüm |
27. | Fe keyfe iza teveffethümül melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm |
28. | Zalike bi ennehümüttebeu ma eshatallahe ve kerihu rıdvanehu fe ahbeta a'malehüm |
29. | Em hasibellezıne fı kulubihim meradun el ley yuhricellahü adğanehüm |
30. | Ve lev neşaü le eraynakehüm fe learaftehüm bisımahüm ve le ta'rifennehüm fı lahnil kavl vallahü ya'lemü a'maleküm |
31. | Ve le neblüvenneküm hatta na'lemel mücahidıne minküm vessabirıne ve neblüve ahbaraküm |
32. | İnnellezıne keferu ve saddu an sebılillahi ve şakkur rasule mim ba'di ma tebeyyene lehümül hüda ley yedurrullahe şey'a ve seyuhbitu a'malehüm |
33. | Ya eyyühellezıne amenu etıy'ullahe ve etıy'ur rasule ve la tübtılu a'maleküm |
34. | İnnellezıne keferu ve saddu an sebılallahi sümme matu ve hüm küffarun fe ley yağfirallahü lehüm |
35. | Fe la tehinu ve ted'u ilis selmi ve entümül a'levne vallahü meaküm ve ley yetiraküm a'maleküm |
36. | İnnemel hayatüd dünya leıbüv ve lehv ve in tü'minu ve tetteku yü'tiküm ücuraküm ve la yes'elküm emvaleküm |
37. | İy yes'elkümuha fe yuhfiküm tebhalu ve yuhric adğaneküm |
38. | Ha entüm haülai tüd'avne li tünfiku fı sebılillah fe minküm mey yebhal Fe innema yebhalu an nefsih vallahül ğaniyyü ve entümül fükara' ve in tetevellev yestebdil kavmen ğayraküm sümme la yekunu emsaleküm |
1. | İnkar edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar var ya; İşte Allah onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır. |
2. | İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed'e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise Allah günahlarını örtmüş ve hallerini düzeltmiştir. |
3. | Bu, inkâr edenlerin bâtıla uymaları ve inananların Rablerinden gelen gerçeğe uymalarından dolayıdır. İşte Allah, onların örnek teşkil edecek durumlarını insanlara böyle anlatır. |
4. | (Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi onlardan öc alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır. |
5. | Onları doğruya ve güzele erdirecek ve durumlarını düzeltecektir. |
6. | Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır. |
7. | Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. |
8. | İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır. |
9. | Bu, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah'ın onların amellerini boşa çıkarmasındandır. |
10. | Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah, onları yerle bir etmiştir. İnkâr edenlere de bu akıbetin benzerleri vardır. |
11. | Bu, Allah'ın inananların yardımcısı olması, inkâr edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmamasından dolayıdır. |
12. | Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir. |
13. | (Ey Muhammed!) Seni çıkaran kendi memleket halkından daha güçlü nice memleket halkları vardı ki, biz onları helak ettik. Onların hiçbir yardımcısı da olmadı. |
14. | Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilen ve nefislerinin arzularına uyan kimseler gibi midir? |
15. | Allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu? |
16. | Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş olanlara, "Az önce ne söyledi?" derler. İşte bunlar, Allah'ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir. |
17. | Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah'a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. |
18. | Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek? |
19. | Bil ki Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir. |
20. | İnananlar, "Keşke bir sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır. |
21. | İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah'a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu. |
22. | Demek, yüz çevirdiğinizde2 yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi? |
23. | İşte bunlar, Allah'ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir. |
24. | Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var? |
25. | Kendileri için hidayet yolu belli olduktan sonra gerisin geri dönenleri, şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş, ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür. |
26. | Bu, münafıkların, Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere, "Bazı işlerde size itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah onların gizlice konuşmalarını bilir. |
27. | Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken halleri nasıl olacak? |
28. | Bu, Allah'ı gazaplandıran şeylere uydukları ve onun hoşnut olduğu şeyleri beğenmedikleri içindir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır. |
29. | Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar? |
30. | Biz dileseydik, onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun, sen onları, konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah yaptıklarınızı bilir. |
31. | Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz. |
32. | İnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet yolu belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler hiçbir şekilde Allah'a zarar veremezler. Allah, onların amellerini boşa çıkaracaktır. |
33. | Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın. |
34. | İnkâr eden, Allah yolundan alıkoyan, sonra da inkarcılar olarak ölenler var ya, Allah onları asla bağışlamayacaktır. |
35. | Sakın za'f göstermeyin. Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir. |
36. | Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer inanır ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, size mükafatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez. |
37. | Eğer onları sizden isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı. |
38. | İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer ondan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar. |