- Bu soruda yer alan ifadelere göre, “âdet, istihaza/özür ve loğusa” akıntısının dışında, normal olarak gelen akıntıdan söz ediyoruz ki, fıkıh kaynaklarında “rutubetü’l-ferc” olarak ifade edilmektedir. Bu açıdan bu akıntıyı “normal ıslaklık” diye ifade etmek, belki daha anlaşılır bir tabir olur. Bu açıklamayla konunun teşhisinde hemfikir olmamızı sağlamak istiyoruz.
- İşte bu sorunun cevabı –Hanefî ve Şafii âlimlerinin görüşlerine göre- şudur:
Hanefî alimlerinin görüşü:
"Kadınların, vajina organlarında gördükleri normal ıslaklık, insanların ağız, burunlarından gelen akıntı ve bedenlerinden çıkan ter gibi değerlendirilmelidir."(bk. Reddu’l-Muhtar, 1/166).
Bu sebeple, söz konusu ıslaklık, temiz olduğu gibi abdesti de bozmaz.
Ancak, Hanefî fakihlerine göre, ön-arka yollardan çıkan her şey abdesti bozar. (bk. Reddu’l-Muhtar,1/134; Meydanî, el-Lubab, 1/17)
Diyanet İşleri Başkanlığı İlmihalinde de şu ifadelere yer verilmiştir:
“İdrar ve dışkı yollarından… herhangi bir sıvının veya bir maddenin çıkması” da abdesti bozar. (a.g.e, 1/199)
Şafii âlimlerinin görüşü:
İmam Nevevî eserlerinde, kadın organından çıkan rutubetin/ıslaklığın en sahih görüşe göre necis olmadığını/temiz olduğunu belirtmiştir. (el-Mecmu, 2/570; el-Minhac-e’s-siracu’l-vehhac ile birlikte, s.23)
İbn Hacer, bunu şöyle açıklamıştır:
"Nevevî’nin bahsettiği ıslaklık, mezi ile ter arası bir tonda olan ve kadın organının içinden (ön yüzeydeki içten) gelip yıkanması vacip olmayan bir akıntıdır. Doğum esnasında, çocukla birlikte veya daha önce gelen ve organın derin kısmından(rahim tarafındaki içten) gelen akıntı necistir."(bk. Tuhfet’ı-Muhtaç/Şirvanî, 1/3o1; ayrıca bk. Reddu’l-Muhtar, 1/313).
Bazı âlimler konuyu üç boyutta ele almıştır. Buna göre, kadının organından gelen akıntı/ıslaklık, eğer istincada/taharet almada yıkanması gereken (otururken açığa çıkan) yerden geliyorsa, bu kesinlikle temizdir. Eğer bu ıslaklık, organın en derin yerinden geliyorsa, bu da kesin olarak necistir. Şayet, bu akıntı, organın-yıkanması gerekmeyen yerden olmakla beraber- yine de ön-iç sayılan yerden gelirse, bu konuda iki görüş vardır. En sahih görüşe göre temizdir. Diğer bir görüşe göre necistir(bk. İanetu’t-talibin, I/104, Tuhfet’ı-Muhtaç/Şirvanî, I/301).
İmam Nevevî bu konuda şunları belirtmiştir:
“Erkek veya kadının ön veya arka taraflarından (idrar veya dışkı yollarından) idrar, dışkı, yel, kurt, irin, kan, taş veya başka herhangi bir madde çıktığında abdest bozulur. Bu çıkan şeyin mutad olup olmaması arasında bir fark yoktur. Örneğin, yel, erkek veya kadının ön veya arka yolundan çıksın, fark etmez, abdest bozulur. Bu hususta –Şafii mezhebinde- bir ihtilaf yoktur."(bk. Nevevî, Mecmu, II/4).
- Bütün bu açıklamalardan anladığımız kadarıyla, kadın organından çıkan bu -ıslaklık manasındaki- akıntı, vajinanın ön-iç kısmından geldiği için, bunu temiz olarak kabul etmek gerekir. Fakat, bunun abdesti bozmayacağını söylemek kolay görünmemektedir. Çünkü, ilk başta “Reddu’l-muhtar”dan aldığımız “vajina organlarında gördükleri normal ıslaklık, insanların ağız, burunlarından gelen akıntı ve bedenlerinden çıkan ter gibi değerlendirilmelidir” şeklindeki ifadeden başka, kaynaklarda, bu konuya olumlu yaklaşmamızı, abdestin bozulmayacağını gerektiren bir ifadeye rastlayamadık.
Öncelikle âlimlerin genel içtihadına uygun hareket etmek gerekir. Ancak özellikle vesvese içinde olanlar ile bu ıslaklığa tedbir alamayanlar, bu fetva ile amel edebilirler.
Diyanet İşleri Başkanlığının konuyla ilgili açıklaması şöyledir:
Bilindiği üzere kadın anatomisine göre genital bölgede dışarıya açılan üç menfez/yol bulunmaktadır. Bunlar uretra denen idrar boşaltım kanalı, anüs denen dışkı atım yeri ve vajina ya da vajen denen kadın cinsel organıdır.
İdrar, dışkı, dışkı mahallinden (anüs) çıkan yel ile vajenden gelen adet, lohusalık ve özür kanlarının abdesti bozacağı Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde belirtilmiştir. (Maide, 5/6; Buhari, Vudû 63; İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, Daru’l-İlmiyye, Beyrut, 200 I, 107-108; Beyhaki, es-Sünenü’s-Suğra, Dâru’l-Cîl, Beyrut, 1995 I, 51, 511)
Ancak, vajinadan gelen diğer akıntıların abdesti bozup bozmadığı ile ilgili doğrudan bir delil bulunmamaktadır. Bu sebepledir ki, fakihler “rutûbetü’l-ferc” dedikleri vajinal akıntıların temiz olup olmadığı ile, abdeste etkisini bu akıntının kaynağına ve niteliğine dair kendi dönemlerindeki tıbbî bilgilere ve gözlemlere dayanarak belirlemeye çalışmışlardır.
Bu bağlamda Ebû Hanîfe ve Hanbelîler, kan, mezî ve meni ile karışmadığı sürece söz konusu akıntıların temiz olduğunu söylerken, Ebû Yûsuf ile Muhammed eş-Şeybânî ve Mâlikîler bunları necis saymışlardır. Şâfiî mezhebindeki genel yaklaşım bu akıntının temiz olduğu yönündeyse de vajinanın derinliklerinden gelen sıvının necis olacağını ileri sürenler de vardır. (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, Daru’l-Fikr, Beyrut, 1992 I, 166,313; İbn Kudâme, el-Muğnî Mektebetü’l-Kahira, 1968] II, 65); Şirbini, Muğni’l-Muhtâc, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1994, I, 236; Desûkî, Hâşiye, Dâru’l-Fikr, I, 57)
Temiz olup olmamasına ilişkin bu yaklaşım farklılıklarına rağmen fakihlerin çoğunluğu, dışarıya çıkması halinde vajinal akıntının abdesti bozacağı kanaatindedir. İki yoldan (ön ve arkadan) gelen her şeyin abdesti bozacağı şeklindeki genel kural, fukahayı böyle bir sonuca götürmüşe benzemektedir.
Vajinal akıntıların kaynağına ve tıbbî niteliğine dair bugün ulaşılan bilgilerden mahrum oluşları da onları, bu akıntıları vücuttan atılan diğer maddeler çerçevesinde değerlendirmeye sevk etmiştir. Zamanlarındaki bilgi birikimi dikkate alındığında bu tutum son derece normal ve anlaşılabilir karşılanmalıdır. Öte yandan bilinen iki yoldan temiz bir şeyin çıkması ile abdestin bozulmayacağını söyleyen fakihler de bulunmaktadır. (Kâsânî, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1986, I, 24)
Günümüzde ise insan anatomisi en ince ayrıntılarına kadar araştırılıp vücut salgılarının kaynakları, işlevleri ve özellikleri neredeyse tamamıyla tespit edilmiştir.
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun konunun uzmanlarıyla değişik zamanlarda yaptığı toplantılardan elde edilen bilgilere göre vajinal akıntı, rahimden değil daha aşağıdaki vajina duvarında ve rahim ağzında bulunan yapılardan istem dışı salgılanan beyaz, kokusuz, yapışkan ve kaşıntı ya da yanma yapmayan bir salgı olup sağlıklı her kadında görülen fizyolojik ve doğal bir olgudur. Salgılanmaması patolojik bir durum olarak görülmekte ve birçok hastalığın sebebi sayılmaktadır. Uzmanlar bu yönleriyle onu, tıpkı burun salgısı, gözyaşı, tükürük, kulak salgısı ve hatta ter gibi değerlendirmektedirler.
Vajinanın nemli kalmasını sağlayan ve orada biriken bakteri ve mikropları temizleyen bu akıntıların, farklı kanallardan gelip yine farklı çıkışlardan (anüs ve üretra) atıldıkları için kesinlikle idrar ve dışkı ile karışma ihtimali olmadığı gibi cinsel uyarılma ile ilgisi de bulunmamaktadır.
Bu normal ve genel durum yanında vajinadan iltihap, yara ya da başka rahatsızlıklara bağlı olarak bazı akıntıların da gelebileceğini belirten uzmanlar, patolojik olan bu tür akıntıların sarı, gri, yeşil, pembe renklerde olacağını, kokacağını, yanma ve kaşıntı gibi rahatsızlıklar vereceğini; bütün bunların kadınlarca bilinebileceğini belirtmişlerdir.
Bu bilgilere dayanarak,
1. Yukarıda özellikleri belirtilen normal vajinal akıntının, kendisinden çıkan her şeyin abdesti bozacağı hususunda icma edilen iki yolun dışında yani idrar ve dışkı kanallarından başka üçüncü bir yoldan çıktığı, kaynağı ve çıkış yolu itibariyle idrar ve dışkıyla kesinlikle irtibatı olmadığı, cinsel uyarılma ile alakasının bulunmadığı, dolayısıyla abdesti bozan şeylerle ilgili nasların kapsamına girmediği, istem dışı olup çıkışına engel olunamadığı ve Cumhur tarafından temiz sayıldığı için abdesti bozmayacağına, elbiseyi kirletmeyeceğine,
2. Bu normal akıntının dışında, bir hastalığa ya da yaraya bağlı olarak vajinadan gelen renkli, kokulu ve yanma-kaşıntı yapan iltihabî akıntılar ile kan, irin vb. necis sıvıların ve cinsel uyarılma sonucu gelen akıntıların abdesti bozacağına,
Karar verildi.