İkindi vaktinin girmesine beş dakika kalaya kadar öğle namazını geciktirmek hoş değise de bu vakitte öğle namazı kılınabilir ve kazaya kalmadan hemen kılınmalıdır.
Namazın farzlarından biri de vaktin girmiş olmasıdır. Mesela, öğle namazı vakti girmeden öğle namazını kılamayız. Namazların kılınma vakitleri ise vaktin girmesiyle başlar, öbür vaktin girmesiyle biter. Bu iki vakit arası namazlarımızı kılabiliriz. Hatta size orijinal bir misal verelim. Konuyu daha iyi anlamanıza faydası olabilir.
Diyelim ki öğle namazınızı geciktirdiniz. İkindi yakın. Hemen namaza durdunuz. Bir rekatı kılıp secdeye vardıktan sonra ikindi vakti girdi. Daha üç rekat öğlenin farzı duruyor. Ne yapacağız? Hemen devam edip kalan üç rekatı da kılacağız, namazımız olur. Çünkü bir hadiste,
“Namazın bir rekatına yetişen hepsine yetişmiş gibidir.”
buyurulur. Bunun gibi akşam namazı da yatsı namazı vakti girinceye kadar devam eder ve yatsı vakti girmeden kılınan her akşam namazı da geçerlidir. Yatsı vakti girmeden akşam namazının bir rekatını kılsak bile, kalan iki rekatı eda olarak tamamlarız.
Fakat bu açıklamalar namazları böyle kılalım anlamıda değildir. Herhangi bir nedenle namaz geç kalmışsa kazaya bırakmadan kılmak içindir. Yoksa namazları vaktin başında kılmak ve sonuna bırakmamak, her Müslümanın dikkat etmesi gereken konulardandır.
Özellikle sabah namazı ile ikindi namazı biraz daha dikkatli kılınması lazımdır. Sabah güneş doğarken ve akşam güneş batarken namaz kılmak, güneşe tapanlara benzeme endişesinden dolayı tahrîmen (harama yakın) mekruhtur. Bu sebeple sabah namazı güneş doğmadan önce, ikindi namazını da güneş batmadan önce bitirmek gerekiyor.
Bununla beraber, ikindi namazı kerahet vaktine kadar geciktirilmişse, namaz kazaya bırakılmaz, sünneti terkedilerek sadece farzı kılınır. Hattâ güneş batmadan evvel iftitah tekbiri alınarak ikindinin farzına durulsa, namazda iken güneş batsa bile, bu bile sahih olur. Namaz kazaya kalmış olmaz, vaktinde eda edilmiş sayılır. Bu ikindi namazına has bir durumdur.