Mekke döneminde inmiştir. 99 âyettir. Sûre, adını 80. âyette geçen “Hicr” kelimesinden almıştır. Hicr, Medine’nin kuzeyinde vaktiyle Semûd kavminin yaşadığı bir yerin adıdır. Sûre de başlıca Allah’ın birliği, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve hesap konuları; peygamberlerin, çeşitli zamanlarda azgınlara ve inkârcılara karşı verdikleri mücadeleler çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu sûre de ayrıca ilâhî kitapların kendisiyle kemale erdiği Kur’an’ın, her türlü tahriften korunacağı hükmü de yer almaktadır.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada on beşinci, iniş sırasına göre elli dördüncü sûredir. Yûsuf sûresinden sonra, En‘âm sûresinden önce Mekke döneminde, müşriklerin Hz. Peygamber’e ve müslümanlara yaptıkları baskıların şiddetlendiği yıllarda nâzil olmuştur (bk. âyet 94). İbn Âşûr’a göre (XIII, 6) bi‘setin (Hz. Peygamber’e vahyin gelmeye başlamasının) dördüncü yılının sonunda inmiştir. 87. âyetin Medine’de indiği yolundaki bilgi itimada şayan görülmemektedir.
Konusu
Sûrenin ilk konusu Kur’an, vahiy ve peygamberliktir. Daha sonra insanın beden ve ruh varlığının yaratılış süreci ile İblîs’in Allah’tan gelen secde buyruğuna uymaması anlatılır. İyilerin uhrevî mükâfatları, Allah’ın rahmetinin genişliği; Hz. İbrâhim ve Lût ile Eyke halkı ve Hicr halkıyla ilgili kısa bilgiler, Hz. Peygamber’e ve müminlere verilen müjdeler, inkârcılara yapılan uyarılar sûrenin belli başlı konularıdır.
HİCR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
1. | Elif lam ra tilke ayatül kitabi ve kur'anim mübın |
2. | Rubema yeveddüllezıne keferu lev kanu müslimın |
3. | Zerhüm ye'külu ve yetemetteu ve yülhihimül emelü fe sevfe ya'lemun |
4. | Ve ma ehlekna min karyetin illa veleha kitabüm ma'lum |
5. | Ma tesbiku min ümmetin eceleha ve ma yeste'hırun |
6. | Ve kalu ya eyyühellezi nüzzile aleyhiz zikru inneke le mecnun |
7. | Lev ma te'tına bilmelaiketi in künte mines sadikıyn |
8. | Ma nünezzilül melaikete illa bil hakkı ve ma kanu izem münzarin |
9. | İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun |
10. | Ve le kad erselna min kablike şiyeıl evvelin |
11. | Ve ma ye'tıhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun |
12. | Kezalike neslükühu fı kulubil mücrimin |
13. | La yü'minune bihı ve kad halet sünnetül evvelin |
14. | Ve lev fetahna aleyhim babem mines semai fe zallu fıhi ya'rucun |
15. | Le kalu innema sükkirat ebsaruna bel nahnü kavmün meshurun |
16. | Ve le kad cealna fis semai bürucev ve zeyyennaha lin nazırın |
17. | Ve hafıznaha min külli şeytanir racım |
18. | İlla menisterekas sem'a fe etbeahu şihabüm mübın |
19. | Vel erda medednaha ve elkayna fıha ravasiye ve embetna fıha min külli şey'im mevzun |
20. | Ve cealna leküm fıha meayişe ve mel lestüm lehu bi razikıyn |
21. | Ve im min şey'in illa ındena hazinühu ve ma nünezzilühu illa bi kaderim ma'lum |
22. | Ve erselner riyaha levakıha fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi hazinın |
23. | Ve inna le nahnü nuhyı ve nümıtü ve nahnül varisun |
24. | Ve le kad alimnel müstakdimıne minküm ve le kad alimnel müste'hırın |
25. | Ve inne rabbeke hüve yahşüruhüm innehu hakımün alım |
26. | Ve le kad halaknel insane min salsalim min hameim mesnun |
27. | Vel canne halaknahü min kablü min naris semum |
28. | Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı haliküm beşeram min salsalim min hameim mesnun |
29. | Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu sacidın |
30. | Fe secedel melaiketü küllühüm ecmeun |
31. | İlla iblıs eba ey yekune meas sacidın |
32. | Kale ya iblısü ma leke ella tekune meas sacidın |
33. | Kale lem ekül li escüde li beşerin halaktehu min salsalim min hameim mesnun |
34. | Kale fahruc minha fe inneke racım |
35. | Ve inne aleykel la'nete ila yevmid dın |
36. | Kale rabbi fe enzırnı ila yevmi yüb'asun |
37. | Kale fe inneke minel münzarın |
38. | İla yevmil vaktil ma'lum |
39. | Kale rabbi bima ağveytenı le üzeyyinenne lehüm fil erdı ve le uğviyennehüm ecmeıyn |
40. | İlla ıbadeke minhümül muhlesıyn |
41. | Kale haza sıratun aleyye müstekıym |
42. | İnne ıbadı leyse leke aleyhim sültanün illa menittebeake minel ğavın |
43. | Ve inne cehenneme le mev'ıdühüm ecmeıyn |
44. | Leha seb'atü ebvab likülli babim minhüm cüz'üm maksum |
45. | İnnel müttekıyne fı cennativ ve uyun |
46. | Üdhuluha bi selamin aminın |
47. | Ve neza'na ma fı sudurihim min ğıllin ıhvanen ala sürurim mütekabilın |
48. | La yemessühüm fıha nesabüv ve ma hüm minha bi muhracın |
49. | Nebbi' ıbadı ennı enel ğafurur rahıym |
50. | Ve enne azabı hüvel azabül elım |
51. | Ve nebbi'hüm an dayfi ibrahım |
52. | İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale inna minküm vecilun |
53. | Kalu la tevcel inna nübeşşiruke bi ğulamin alım |
54. | Kale e beşşertümunı ala em messeniyel kiberu fe bime tübeşşirun |
55. | Kalu beşşernake bil hakkı fe la teküm minel kanitıyn |
56. | Kale ve mey yaknetu mir rahmeti rabbihı illed dallun |
57. | Kale fe ma hatbuküm eyyühel murselun |
58. | Kalu inna ürsilna ila kavmim mücrimın |
59. | İlla ale lut inna le müneccuhüm ecmeıyn |
60. | İllemraetehu kadderna inneha le minel ğabirın |
61. | Felemma cae ale lutnil murselun |
62. | Kale inneküm kavmümü münkerun |
63. | Kalu bel ci'nake bima kanu fıhi yemterun |
64. | Ve eteynake bil hakkı ve inna le sadikun |
65. | Fe esri bi ehlike bi kıt'ım minel leyli vettebı' edbarahüm ve la yeltefit minküm ehadüv vemdu haysü tü'merun |
66. | Ve kadayna ileyhi zalikel emra enne dabira haülai maktuum musbihıyn |
67. | Ve cae ehlül medıneti yestebşirun |
68. | Kale inne haülai dayfı fe la tefdahun |
69. | Vettekullahe ve la tuhzun |
70. | Kalu e ve lem nenheke anil alemın |
71. | Kale haülai benatı in küntüm faılın |
72. | Le amruke innehüm le fı sekratihim ya'mehun |
73. | Fe ehazethümüs sayhatü müşrikıyn |
74. | Fe cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyhim hıcaratem min siccıl |
75. | İnne fı zalike le ayatil lil mütevessimın |
76. | Ve inneha le bisebılim mükıyn |
77. | İnne fı zalike le ayatel lil mü'minın |
78. | Ve in kane ashabül eyketi le zalimın |
79. | Fentekamna minhüm ve innehüma le bi imamim mübın |
80. | Ve le kad kezzebe ashabül hıcril murselın |
81. | Ve ateynahüm ayatina fe kanu anha mu'ridıyn |
82. | Ve kanu yenhıtune minel cibali büyuten aminın |
83. | Fe ehazethümüs sayhatü musbihıyn |
84. | Fe ma ağna anhüm ma kanu yeksibun |
85. | Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakk ve innes saate le atiyetün fasfehıs safhal cemıl |
86. | İnne rabbeke hüvel hallakul alım |
87. | Ve le kad ateynake seb'am minel mesanı vel kur'anel azıym |
88. | La temüddenne ayneyke ila ma metta'na bihı ezvacem minhüm ve la tahzen aleyhim vahfıd cenahake lil mü'minın |
89. | Ve kul innı enen nezırul mübın |
90. | Kema enzelna alel muktesimın |
91. | Ellezıne cealül kur'ane ıdıyn |
92. | Fe ve rabbike le nes'elennehüm ecmeıyn |
93. | Amma kanu ya'melun |
94. | Fasdoa'bima tü'meru ve a'rıd anil müşrikın |
95. | İnna kefeynakel müstehziın |
96. | Ellezıne yec'alune meallahi ilahen ahar fe sevfe ya'lemun |
97. | Ve le kad na'lemü enneke yedıyku sadruke bima yekulun |
98. | Fe sebbıh bi hamdi rabbike ve küm mines sacidın |
99. | Ve'büd rabbeke hatta ye'tiyekel yekıyn |
1. | Elif Lâm Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur'an'ın âyetleridir. |
2. | İnkar edenler, "Keşke müslüman olsaydık" diye çok arzu edeceklerdir. |
3. | Bırak onları yesinler (içsinler), yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride (gerçeği) bilecekler. |
4. | Helâk ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır. |
5. | Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz. |
6. | Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (Kur'an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!" |
7. | "Eğer doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirsene!" |
8. | Biz melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. |
9. | Şüphesiz o zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. |
10. | Ey Muhammed! Andolsun, senden önceki topluluklara da peygamber gönderdik. |
11. | Onlar kendilerine gelen her peygamberle alay ediyorlardı. |
12. | Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız. |
13. | Önceki milletlerin (helakine dair Allah'ın) kanunu geçmiş iken onlar buna (Kur'an'a) inanmazlar. |
14, 15. | Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar yine "Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz" derlerdi. |
16. | Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik. |
17. | Onu kovulmuş her şeytandan koruduk. |
18. | Ancak kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ateş takip etmektedir. |
19. | Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik. |
20. | Orada hem sizin için, hem de sizin rızık vermediğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik. |
21. | Hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz. |
22. | Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz. |
23. | Hiç şüphesiz biz diriltir, biz öldürürüz ve biz (her şeye gerçek) varisleriz |
24. | Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, sonraya kalanları da. |
25. | Şüphesiz senin Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. |
26. | Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. |
27. | Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık. |
28, 29. | Hani Rabbin meleklere, "Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin" demişti. |
30. | Bunun üzerine bütün melekler saygı ile eğildiler. |
31. | Ancak İblis, saygı ile eğilenlerle beraber olmaktan kaçındı. |
32. | Allah, "Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?" dedi. |
33. | İblis dedi ki: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem." |
34, 35. | Allah, "Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir" dedi. |
36. | İblis: "Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver" dedi. |
37, 38. | Allah da, "O halde sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. |
39, 40. | İblis, "Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım" dedi. |
41, 42. | Allah, "İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin yoktur" dedi. |
43. | Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir. |
44. | Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır. |
45. | Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır. |
46. | Onlara, "Girin oraya esenlikle, güven içinde" denilir. |
47. | Biz onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar. |
48. | Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. |
49, 50. | Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. |
51. | Onlara İbrahim'in misafirlerinden de haber ver. |
52. | Hani misafirler İbrahim'in yanına girmiş ve "Selam" demişlerdi. O da, "Gerçekten biz sizden korkuyoruz" demişti. |
53. | Onlar, "Korkma, biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz" dediler. |
54. | İbrahim, "Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi. |
55. | "Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma" dediler. |
56. | Dedi ki: "Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?" |
57. | İbrahim, "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi. |
58. | Şöyle dediler: "Şüphesiz biz suçlu bir millete gönderildik. |
59, 60. | Lût'un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût'un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik." |
61, 62. | Elçiler (melekler) Lût'un ailesine gelince Lût onlara, "Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz" dedi. |
63. | Dediler ki: "Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik." |
64. | "Biz sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz." |
65. | "Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere (doğru) geçin gidin." |
66. | Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: "Sabaha çıkarken onların sonu kesilmiş olacak." |
67. | Şehir halkı sevinerek geldiler. |
68. | Lût dedi ki: "Şüphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin." |
69. | "Allah'a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın" dedi. |
70. | Onlar, "Biz seni insanlarla ilgilenmekten menetmemiş miydik" dediler. |
71. | Lût: "İşte kızlarım. Eğer yapacaksanız (onlarla evlenebilirsiniz)" dedi. |
72. | (Melekler Lût'a:) "Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş halde sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)" dediler. |
73. | Derken güneşin doğuşu sırasında o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. |
74. | Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. |
75. | Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. |
76. | O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor. |
77. | Şüphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır. |
78. | "Eyke" halkı da şüphesiz zalim idiler. |
79. | Onlardan da intikam aldık. İkisi de (Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şuayb kavminin yaşadığı Eyke) belirgin bir anayol üzerinde idiler. |
80. | Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı. |
81. | Biz onlara âyetlerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirmişlerdi. |
82. | Onlar güven içinde dağlardan evler yontuyorlardı. |
83. | Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses yakalayıverdi. |
84. | Kazanmakta oldukları şeyler kendilerine bir fayda vermedi. |
85. | Biz gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et. |
86. | Şüphesiz, Rabbin hakkıyla yaratanın (ve herşeyi) bilenin ta kendisidir. |
87. | Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur'an'ı verdik. |
88. | Kafirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma ve mü'minlere (şefkat) kanadını indir. |
89. | De ki: "Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım." |
90. | Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmiştik. |
91. | Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar ederek) Kur'an'ı da parça parça edenlerdir. |
92, 93. | Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız. |
94. | Ey Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah'a ortak koşanlara aldırış etme. |
95, 96. | Şüphesiz biz, Allah ile beraber başka ilah edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde bilecekler. |
97. | Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz. |
98. | O halde Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol. |
99. | Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et. |