Asıl ismi; Şeybe’dir. İsminin anlamı ise; “saçlarında aklık bulunan.” demektir. Dünyaya geldiğinde saçlarında aklık bulunduğundan dolayı kendisine bu isim verilmiştir. Miladi, 497 yılında Medine’de dünyaya gelmiştir.
İsmi Şeybe olmasına rağmen Abdülmuttalib olarak bilinir. Bunun sebebi ise, babası Hâşim vefat edince, Yesrib’de annesinin yanında kalmış, sekiz yaşına gelince amcası Muttalib tarafından Mekke’ye getirilmiştir. Olayın öncesini bilmeyenler onu Muttalib’in satın aldığı kölesi olduğunu zanetmiş ve ona “Muttalib’in kölesi” anlamına gelen Abdülmuttalib demişlerdir.(15)
Efendimiz’in (sas) dünyasında, dedesi Abdülmuttalib’in yeri çok başkadır. Babasız ve annesiz kalan torununu kimselere muhtaç etmeden, koruyup kollayandı ve O’nu esen rüzgardan dahi sakınıyordu. Mekke’nin reislerinden ve saygı duyulan büyüklerinden olan Abdülmuttalib’in Kâbe’nin önünde ki sedirinde sadece torunu olan Efendimiz (sas) oturabilirdi. Bir gün yine Efendimiz (sas), dedesinin sedirine oturunca, amcaları O’nu kaldırmaya teşebbüs edince, Abdülmuttalib oğullarına engel olarak şöyle demiştir: “Oğlumu serbest bırakın! Vallahi, ileride onun nâmı ve şânı büyük olacaktır.”
Dede - torun muhabbeti çok fazla sürmemiştir. Efendimiz (sas) altı yaşında himayesine girmiş olduğu dedesini sekiz yaşında kaybetmiştir. Dedesinin vefat eden bedeninin önünde gözyaşları içinde hıçkırarak ağlamıştır.
Abdülmuttalib, Miladi 579 yılında vefat etmiştir.
15.Yıldırım, Muhammed Emin, Hz. Peygamber’in Albümü, s.28. Daha geniş bilgi için bkz: Taberi, Tarih’ul-Ümem ve’l-Mülûk, c. I, s. 501-502; Numânî, Mevlana Şiblî, Siretü’n-Nebi, s. 122-123; İbn Hişam, Sire, c. I, s. 184-185