Oysa hayır ehli öyle kimseler vardır ki aralarında bulunan bazı kimselerin hayırsızlıkları ve günahları sebebiyle kendilerine gelecek hayırdan ümidini keserler (ve şayet tövbe etmezlerse onların bu isyan ve günahları sebebiyle başlarına bir musibet gelmelerinden korkarlar).
Nitekim selef-i salihin alimlerinden birine,
- Arafattakileri nasıl görün, onlar hakkında görüşün nedir diye soruldu. O da şu cevabı verdi:
- Öyle kavimler topluluklar gördüm ki şayet ben onların arasında olmasaydım Hak Tealanın onları bağışlamasını ümit ederdim (zira benim günahlarım yüzünden onların bağışlanmamalarından endişe ediyorum). Yakaza ehlinin manen gafletten uyanan kimselerin yolu da aynen böledir. Kendilerini hayır ehlinden saymazlar mütevazidirler.
Tedavisi: Cenab-ı Hak her ne kadar günahlarını affetse bile o günahları işlerken ve Rabbinin emirlerine muhalefet ederken Onun kendisini gördüğünü bilmesi ve bundan dolayı haya etmesidir (nitekim o bu günahları Rabbi kendisini gördüğü halde işlemiştir Bu utanılması ve unutulmaması gereken bir suçtur). Kul nefsi hakkında iyi zan beslememeli hep kusurlu görmelidir. Nitekim Fudayl b. İyaz (k.s.) Yüce Rabbine şu niyazda bulunmuştur:
Allahım! Sen ne kadar benim günahlarımı affetsen de ben senden çok utanıyorum. Sana karşı mahçubum.
Kul bu hale ancak Allahu Teala'nın yaptıklarını bildiğini ve kendisini gördüğünü tam olarak idrak ettiği zaman ulaşır.
Nefis Kusurları ve Tedavileri (Uyubü'n-Nefs ve Müdavatüha) Ebu Abdurrahman Sülemi (k.s.)