خطبة الحاجةHUTBETÜ’L-HACE, faziletleri çoktur, yapılmak istenen her bir işten önce söylenmesi meşru kılınmıştır.
Rasûlullah -sallahu aleyhi ve sellem- bu başlangıcı ister bir nikah hutbesi, ister cuma hutbesi olsun, dinleri ile ilgili hususlardaki konuşmalarından önce söylemelerini öğretirdi. Konferans veya benzeri başka konuşmalardan önce de söylenmesi aynı şekilde meşrudur. Bu hutbe İbn Mace, Nikah, Hutbetu’n-Nikah; Tirmizî, Ebu Davud ve Nesaî’de yer aldığı gibi, bunu Ebu Ya’la, Müsned’inde, et-Taberanî el-Mu’cemu’l-Kebir’de, el-Beyhakî Sünen’inde, İmam Ahmed de Müsned’inde rivayet etmişlerdir.
Bunun bir bölümünü de Müslim, Cumua, Hutbatuhu -s.a- fi’l-Cumua’de zikretmiştir. Genişçe kaynakları için Muhaddis büyük ilim adamı Muhammed Nasiru’d-Din el-Elbanî’nin, Hutbetu’l-Hace adlı eserine bakılabilir.
Hutbetul-Hâce Okunuşu
“Euzûbîllâhîs semî’îl alîmî mîneşşeytanîrracîmî mîn hemzîhî ve nefkhîhî ve nefsîh.”Bîsmîllahîr Ranmanîr Rahîm.
İnnel hamde lillah, nahmedûhû ve nesteînûhû, ve nesteğfirûhû, ve neûzû billâhi min şûrûvri enfisûne, ve min seyyieti âğmelinâ, “Men yehdihillâhû felâ mûdille leh, vemen yûdlil felâ hâdiye leh.” Ve eşhedû en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, ve enne Muhammeden abduhû ve resûlûh…
Ya eyyûhelleziyne amenûttekûllahe hâkkâ tûkâtihi velâ temûtûnne illa ve entûm mûslimûyn. (Âl-i İmran, 3/102)
Ya eyyûhennesûttekûv rabbekûmûlleziy hâlekâkûmmin nefsin vahideh, ve hâlâkâ minhe zevcehe ve besse minhûma ricâlen kesiyran ve nisâe, vettekûlllahelleziy teseeelûvne bihi vel arhâm, innallahe kenâ âleykûm râkîybe.(en-Nisâ, 4/1)
Ya eyyûhelleziyne amenûttekûllahe ve kûvlû kâvlen sediyde, yûslih lekûm âğmelekûm ve yâğfir lekûm zûnûbekûm ve men yûtîîllahe verasûvlehû fekâd fevze fevzen aziym. (el-Ahzab, 33/70-71)
Emma baad: Feinne âsdakâl hadiysû kelamûllah, ve hâyral hedyi hedyû Mûhammed (sallallahu aleyhi vessellem) ve şerrel ûmûvri mûhdesetûhe ve kûlli mûhdesetin bid’ah, ve kûlli bid’atin dâlaleh, ve kûlli dâlaletin finnâr.
Hutbetul-Hâce Anlamı
Şüphesiz hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayete ilettiğini kimse saptıramaz. Saptırdığını da kimse hidayete iletemez. Şehadet ederim ki Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O bir ve tektir, O’nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve Rasûlüdür.
“Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz.” (Âl-i İmran, 3/102)
“Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da zevcesini var eden, her ikisinden de birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyecidir.” (en-Nisâ, 4/1)
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse, büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur.” (el-Ahzab, 33/70-71)
İmdi, Bundan Sonra hiç şüphesiz en doğru söz Allah’ın sözüdür. En hayırlı yol ise Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem-‘ın yoludur. En kötü Ameller işler sonradan uydurulanlardır. Sonradan uydurulup dine sokulan her amel bid’at, her bid’at sapıklık ve her sapıklık da ateştedir.”