Geçmiş ve gelecek tüm günahları bağışlanmış olan ve peygamberlerin bile şefâatçisi olma makāmının yegâne sâhibi Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) gibi bir zâtın dahî, kendisine kavuşma uğrunda gecelerce evine uğramadığı, hanımlarının yanına gitmediği ve hasırı Mescid-i Nebevî’sine serdiği o Kadir Gecesi’nin bulunma ihtimâli en kuvvetli olan geceler, hiç şüphesiz ki son on gecelerin tekleridir.
Nitekim Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son onundan teklerde arayın.” (el-Buhârî, es-Sahîh, Salâtü’t-terâvîh:4, rakam:1913, 2/710)
Bununla birlikte son on gecenin tek geceleri olan 21, 23, 25, 27 ve 29. geceler içerisinde de en kuvvetli rivâyet hepimizin bildiği üzere 27. gece hakkındadır. Nitekim Mu‘âviye ibnü Ebî Süfyân (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Bununla birlikte son on gecenin tek geceleri olan 21, 23, 25, 27 ve 29. geceler içerisinde de en kuvvetli rivâyet hepimizin bildiği üzere 27. gece hakkındadır. Nitekim Mu‘âviye ibnü Ebî Süfyân (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kadir Gecesi (Ramazan’ın) yirmi yedinci gece(si)dir.” (Ebû Dâvûd, es-Sünen, Şehru Ramazân:6, rakam:1388, 1/526)
Buna göre Kadir Gecesi sâbittir ama diğer birçok sahîh hadîs-i şerîfte Kadir Gecesi’nin 21. gece gibi farklı gecelerde olduğu bildirildiğine göre; bu hadîs-i şerîflerin hiçbirini ihmâl etmek istemeyen bâzı ulemâ, Kadir Gecesi’nin her sene değişebileceği görüşüne zâhib olmuşlardır.
Bazı evliyâdan da bu görüşü destekleyen sözler sudûr etmiştir. Nitekim Seyyid Ali Zâde (Rahimehullâh) “Şerhu Şir‘ati’l-İslâm” isimli eserinde Ebu’l-Hasen el-Horâsânî (Rahimehullâh)ın şöyle dediğini nakletmiştir:
“Bulûğ çağından beri Kadir Gecesi’ni hiç kaçırmadım. Ramazan ayının ilk günü pazar olduğunda Kadir Gecesi 29. gece olmuştur. Pazartesi günü ile başladığında Kadir Gecesi 21. geceye rastlamıştır. Salı günü başladığında 27. gece, çarşamba günü başlayınca 19. gece, perşembe günü başlayınca 25. gece, cumâ günü başlayınca 17. gece, cumartesi günü başladığında ise 23. gece olmuştur.” (Seyyid ‘Alî Zâde, Şerhu Şir‘ati’l-İslâm, sh:204)
Yine aynı husus hakkında el-İmâd adıyla meşhûr olan Sâlih ibnü Abdillâh eş-Şâfi‘î (Rahimehullâh)ın “Bustânu’l-fukarâ ve nüzhetü’l-kurrâ” isimli eserinde Ârif-i Billâh Ebu’l-Hasen el-Cûnî (Kuddise Sirruhû)nun Kadir Gecesi’nin vakti hakkında şöyle dediğini nakletmiştir:
“Hilalin görülmesi ile Ramazan’ın başlaması perşembe gecesine denk gelirse, Kadir Gecesi 23. gece olan cumâ gecesidir. Cumâ gecesi başlarsa, 29. gece olan cumâ gecesidir. Cumartesi gecesi başlarsa, 21. gece olan cumâ gecesidir. Pazartesi gecesi başlarsa, 19. gece olan cumâ gecesidir. Salı gecesi başlarsa, 25. gece olan cumâ gecesidir. Çarşamba gecesi başlarsa, 17. gece olan cumâ gecesidir.” (Sâlih ibnü ‘Abdillâh eş-Şâfi‘î, Bustânu’l-fukarâ ve nüzhetü’l-kurrâ, 1/347)
İbnü’l-Arabî (Kuddise Sirruhû)nun beyânına göre ise; Ramazân-ı Şerîf ayı cumâ günü başlarsa Kadir Gecesi 29. gecedir. Cumartesi günü başlarsa 21. gecedir. Pazar günü başlarsa 27. gecedir. Pazartesi günü başlarsa 19. gecedir. Salı günü başlarsa 25. gecedir. Çarşamba günü başlarsa 17. gecedir. Perşembe günü başlarsa 23. gece, (diğer bir rivâyete göre 20. gece) Kadir Gecesi’dir. (el-Üchûrî, Fezâilü şehri Ramazân, sh:188)
YİRMİDÖRDÜNCÜ GECE
Vâsile ibni Eska’ (Radıyallahu Anh)dan rivâyet edilen:
“Kur’ân(-ı Kerîm) ramazânın yirmi-dördünde indirilmiştir.” (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:16984, 28/191; İbni Cerîr, 3/187; İbni Ebî Hâtim, no:1649, 1/310; Taberâni, el-Mu’cemu’l-kebîr, no:185; 22/75; el-Mu’cemu’l-evsat, no.3740; Beyhakî, Şu‛abu’l-îmân, no:224; Muhammed ibni Nasr, İsbahâ-nî; Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, 2/231) hadîs-i şerîfinden dolayı sahâbe-i kirâm ve selef-i sâlihîn yirmidördüncü geceyi ihyaya çok önem vermişlerdir.
Nitekim Enes ibni Malik (Radıyallahu Anh) yirmi dördüncü gece olduğunda, gusül abdesti alır, güzel kokular sürer ve güzel elbise giyerdi.
Sabahladığında, onları katlar bir daha sene o geceye kadar giymezdi. (İbni Receb, Letâi-fü’l-me’ârif, sh:346)
YİRMİYEDİNCİ GECE VE GÜNÜ
Asr-ı saâdetten günümüze kadar bütün ümmetin, camilerde kalabalık cemaatlerle bu geceyi ihyada ittifak etmeleri, hiç şüphesiz ki Kadir Gecesi olarak en ümitli gecenin bu gece olduğunun delilidir.
Nitekim İbni Ömer (Radıyallahu Anhuma)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kadir Gecesini yirmiyedinci gecede arayın.” (Abd ibni Humeyd, no:791, Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:4808, 8/426, Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 15/558)
Mu’âviye ibni Ebî Süfyan (Radıyallahu Anhuma)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kadir gecesi yirmiyedinci gecedir” (Muhammed ibni Nasr, sh:106, İbni Cerîr, Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 15/558)
Diğer bütün rivâyetlerde “Arayın” ifadesine yer verilirken, burada kesin ifade kullanılması dikkat çekicidir. Bu yüzden Ömer, Huzeyfe ve daha birçok sahâbe (Radıyallahu Anhum) Kadir Gecesinin yirmiyedinci gece olduğunda hiç şüphe etmezlerdi. (İbni Ebî Şeybe, el-Musannef, 2/512, 3/74)
İbni Abbâs (Radıyallahu Anhuma)dan rivâyete göre:
Bir adam Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e gelerek:
“Yâ Rasûlallah! Ben çok yaşlı biriyim, gece namazına kalkmak bana çok ağır geliyor, bana bir geceyi emret de, ola ki Allâh beni onda Kadir Gecesine muvaffak kılar.” dediğinde, Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Sen yediye sarıl!” (Muhammed ibni Nasr, Kıyâmu’l-leyl, sh:107; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 1/240, Taberânî el-Mu’cemu’l-kebîr, no:11836, 11/311, Beyhakî, Şu‛abu’l-îmân, no:3414; 5/272; es-Sünenü’l kübrâ, 4/312, 313) buyurarak, yirmiyedinci geceyi ihya etmesini kendisine emretmiştir.
Bu hadîs-i şeriften de anlaşıldığına göre; hastalık gibi meşrû bir mazeret yüzünden mübârek geceleri ihya edemeyenler mahrum edilmeyeceklerdir.
Nitekim İmâm-ı Cüveybir, Dahhak (Radıyallahu Anh)a:
“Hayızlı, nifaslı, yolcu ve (hastalığından dolayı) uyuyan kişinin Kadir Gecesinden nasibi var mıdır? diye sorduğunda, o:
“Evet! Allâh-u Te‛âlâ kimin (müsait zamanlarında yapmış olduğu) amellerini kabul etmişse, elbette ona Kadir Gecesinden nasibini verecektir.” buyurarak, meselenin, çok ibadete değil de, makbûliyete dayandığını ve itibarın, beden amelinden çok, kalbin takvâ ve niyetine bağlı olduğunu ifade etmiştir.
Nitekim nice namaz kılan mahrûm, nice uyuyan da merhûm vardır. Evet, biri uyurken kalbi zâkir, diğeri de kılarken, kalbi fâcirdir. Bu yüzden büyükler:
“Şüphesiz ki kaderler yardım edince,
Uyuyanı kılana ilhak ederler” demişlerdir.
Uyuyanı kılana ilhak ederler” demişlerdir.
Şu bilinmelidir ki; Kadir Gecesinin günü de, gecesi kadar değerlidir.
Nitekim Âmir ve Hasen ibni Hurr (Radıyallahu Anhuma): “Kadir Günündeki amel, gecesindeki amel gibidir. Zira günü gecesi gibi, gecesi de günü gibidir.” demişlerdir. (İbni Ebî Şeybe, el-Musannef, 2/515, 14/23, 24)
Onların bu rivâyeti, Enes ibn-i Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen şu hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından açıkça bildirilmiştir:
“Dört gece vardır ki, geceleri günleri gibi, günleri de geceleri gibi (faziletli)dir.
Allâh-u Te‛âlâ, bunlarda yapılan yeminleri doğru çıkarır(; ism-i şerîfi adına and verilerek yapılan duaları kabul eder), canları (cehennemden) âzâd eder ve bol mükâfatlar ihsan eder.
Allâh-u Te‛âlâ, bunlarda yapılan yeminleri doğru çıkarır(; ism-i şerîfi adına and verilerek yapılan duaları kabul eder), canları (cehennemden) âzâd eder ve bol mükâfatlar ihsan eder.
(Bunlar da:)
(1) Kadir gecesi ve sabahı,
(2) Şa‛bânın yarı (onbeşinci) gecesi ve sabahı,
(3) Arefe gecesi ve sabahı,
(4) Cuma gecesi ve sabahıdır.”
(Hafız Ebû Nu’aym, Ahmed ibn-i Hıcâzî, Tuhfe-tü’l-ihvân, sh:51, Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâb-u Leyleti’n-nısf-i min şa‛bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü’l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:191, Şihâbüddîn, Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü’l-menhel fî zikr-i leylet-i nısf-i şa‛bâne’l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü’l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:221)
(2) Şa‛bânın yarı (onbeşinci) gecesi ve sabahı,
(3) Arefe gecesi ve sabahı,
(4) Cuma gecesi ve sabahıdır.”
(Hafız Ebû Nu’aym, Ahmed ibn-i Hıcâzî, Tuhfe-tü’l-ihvân, sh:51, Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâb-u Leyleti’n-nısf-i min şa‛bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü’l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:191, Şihâbüddîn, Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü’l-menhel fî zikr-i leylet-i nısf-i şa‛bâne’l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü’l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:221)
YİRMİDOKUZUNCU GECE
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Yirmidokuzuncu gece olunca, Allâh-u Te‛âlâ onda, ayın tamamında âzât ettiklerinin tümü kadar azatta bulunur.” (İsbahânî, et-Terğîb; Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 2/226; Münzirî, et-Tergîb, 2/98)
İşte bu hadîs-i şerîf son on gecenin tek geceleri arasından, yirmi dokuzuncu geceye özel bir önem atfetmiştir ki bu da, bizim o gecedeki genel beraata kavuşmak için gayret sarfetmemizi gerektirmektedir.
“Yirmidokuzuncu gece olunca, Allâh-u Te‛âlâ onda, ayın tamamında âzât ettiklerinin tümü kadar azatta bulunur.” (İsbahânî, et-Terğîb; Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 2/226; Münzirî, et-Tergîb, 2/98)
İşte bu hadîs-i şerîf son on gecenin tek geceleri arasından, yirmi dokuzuncu geceye özel bir önem atfetmiştir ki bu da, bizim o gecedeki genel beraata kavuşmak için gayret sarfetmemizi gerektirmektedir.
SON GECE
Bu mübârek gece de, Kadir Gecesi olarak aranıp ihya edilmesi müstehap olan gecelerdendir.
Nitekim Mu’âviye (Radıyallahu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kadir gecesini ramazanı son gecesinde arayın.” (Muhammed ibni Nasr, sh:106; İbni Cerîr; Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr:15/559)
Ayın yirmidokuz çekmesi durumunda son gece yirmidokuzuncu gece olacağından, zaten Kadir Gecesinin arandığı tek gecelerdendir.
Ama otuz çekmesi halinde, tek gecelerden olmasa da, ayın tamamında cehennemden azat edilen milyonlarca günahkârın toplamı kadar genel bir aff-u mağfiret tecellî edeceğinden dolayı, son gecenin tam bir huşû’ ve huzur içerisinde geçirilmesi kuvvetle müstehaptır.
Ayın yirmidokuz çekmesi durumunda son gece yirmidokuzuncu gece olacağından, zaten Kadir Gecesinin arandığı tek gecelerdendir.
Ama otuz çekmesi halinde, tek gecelerden olmasa da, ayın tamamında cehennemden azat edilen milyonlarca günahkârın toplamı kadar genel bir aff-u mağfiret tecellî edeceğinden dolayı, son gecenin tam bir huşû’ ve huzur içerisinde geçirilmesi kuvvetle müstehaptır.
Nitekim Hasen (Radıyallahu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Azîz ve Celîl olan Allah’ın, ramazânın her gecesinde ateşten altıyüzbin azatlısı vardır. Son gece olduğunda ise geçmişler sayısınca âzâtta bulunur.” (Beyhakî, Şu‛abu’l-îman, No:3332, 5/220-221; Münzirî, et-Terğîb, 2/104; Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 1/446; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, no:23719, 8/479)
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte de Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) son gecedeki mağfireti şöyle açıklamıştır:
"Ramazân-ı şerîfin son gecesinde (oruç tutan kullar) affolunurlar.”
O zaman: “Yâ Rasûlallâh! O gece Kadir Gecesi midir?” diye sorulunca, Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
O zaman: “Yâ Rasûlallâh! O gece Kadir Gecesi midir?” diye sorulunca, Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
“Hayır! Lâkin çalışan kişiye ücreti, işini bitirdiği zaman verilir” buyurdu. (Ahmed ibn-i Hanbel, el-Müsned, no:7148, 7767-7770, 7775, 7904; Bezzâr, no:963, 1/458; Beyhakî, Şu‛abu’l-îmân, no:3330, 3331, 5/219-220; Tahâvî, Şerh-u Müşkili’l-âsâr, 4/142; Heysemî, Mecma’u’z-zevâid, no:4778, 3/341)
İşte son gece tecellî edecek olan bu mağfiretin ve cehennemden âzâdın bolluğundan dolayıdır ki, Ebû Hureyre hadîsinde:
“Ramazân ayının başı büyük bir rahmettir, ortası tam bir mağfirettir, sonu ise cehennemden âzâttır” (Kaynaklar sh. 157 de geçti) buyrulmuştur.