HZ.HARUN ALEYHİSSELAM KİMDİR? HAYATI, İLGİLİ AYETLER
Hazreti Harun, Musa aleyhisselâmın ana-baba bir kardeşi ve peygamberlik görevlerinde yardımcı (veziri) idi.
Allah, Hz. Harun’a da peygamberlik görevi ihsan etmişti. Hayatta olduğu müddetçe Hz. Musa’ya yardım etti.
Hz. Musa’nın dilinde hafif bir pelteklik vardı. Ve Allah’a kendinin sahip olduğu bu durumundan dolayı Hz. Harun’u kendisine yardımcı olarak göndermesini istemiştir.
Ve Allah’a şöyle seslenmiştir:
- Ey yaratıcı Rabbim, kardeşim Harun’u bana vezir olarak gönder.
Hz. Musa’nın bu duası üzerine Allah, Hz. Harun’u ona vezir ve yardımcı olarak göndermiştir.
Hazreti Harun, çok güzel ve beyaz yüzlü, konuşması açık-seçik, karakter olarak ise yumuşak huylu bir zat idi.
Hz. Musa, İsrail oğullarına peygamber olarak gönderilmişti. Onları Firavun’un zulmünden kurtaracak, mukaddes topraklara götürecekti.
Hz. Musa, Firavun’un yanma, kendisine verilen peygamberlik görevini ve dinini anlatmak için gittiğinde Hz. Harun sürekli olarak onun yanında ve onun sözcüsü olarak yer almıştı.
Hz. Musa’nın farklı zamanlarda, Tur Dağı’na Allah’tan gelen vahiyleri almak için gittiğinde de kav-minin başına Hz. Harun’u elçi olarak bırakmıştı.
İsrail oğulları kavmi ile, Hz. Harun ve Hz. Musa’nın arasında geçen bu diyaloglar tafsilatlı olarak Kuran’da Tur ve Taha Surelerinde anlatılmaktadır. Nitekim o ayetlerden birinde:
« (Hazreti) Musa kardeşi Harun’a şöyle demişti; “Kavmimin içinde yerimi tut ve onların hallerini düzeltmeye çalış da fesad çıkaranların yoluna gitme.”» (Araf, 142)
Hazreti Musa Tur’a gittiği zaman, Harun aleyhisselâm İsrail oğullarının başında bulunmuş ve buzağıya tapanlara: “Siz bu yüzden fitneye düşmüş bulunuyorsunuz. Sizin Rabbiniz, Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’dır. Bana uyunuz, benim sözümü dinleyiniz. Samiri gibi bir münafığın sözüne bakmayınız.” diyerek onlara etkili öğütler vermişse de, kabul etmediklerinden bir tarafa çekilerek Hazreti Musa’nın dönüşünü beklemiştir.
Bu Samiri hadisesi ise şöyle cereyan etmiştir:
Hz. Musa, Tur Dağına Allah’dan ilahi vahiyleri almak için gittiğinde, kavminin başına kardeşi Hz. Harun’u koymuştu.
Bu kavim arasında Samiri adında, kuyumculuk işi ile uğraşan biri vardı. Hz. Musa onların yanlarında iken, ona inanıyormuş gibi davranan fakat gerçekte hiçbir şekilde iman etmeyip, putlara inanmakta devam eden biriydi.
Hz. Musa’nın Tur Dağına çıkmasını fırsat *bilen bu kişi, altından büyük bir heykel yaptırıp, insanları buna inanmaları noktasında ikna etmeye çalışmıştır. Nitekim bu eyleminde başarılı da olmuştur. Zira İsrail oğulları, Hz. Harun’u dinlememiş, dikkate almamıştır.
Hz. Harun ise, onları ikna etme sürecinde, İsrail oğulları bölünüp iki kısma ayrılmasınlar ve birbirleriyle mücadele etmesinler diye, daha ileriye gitmemişti.
Hz. Musa, Tur Dağından döndükten sonra durumu görmüş, Hz. Harun ile de görüştükten sonra, yapılan buzağıyı kırıp Samiri’yi kovmuştur.
Rivayete göre Hazreti Harun aleyhisselâm, Hazreti Musa’dan yedi ay önce veya üç sene önce, yüz yirmi üç yaşında olduğu halde Tiyh sahrasında ölmüştür.
Tur-i Sina civarında “Mürran” dağındaki bir mağarada gömülmüştür. Kabri meşhurdur,
Her ikisine selâm olsun, Hazreti Musa ve Hazreti Harun’dan sonra, Hz. Musa’nın halifesi bulunan ve sonradan kendisine peygamberlik verilen Yuşa aleyhisselâm, İsrail oğullarını alıp çölden çıkarmış ve Kenan ilini Kenani’lerden almış, Şam diyarını fethetmiştir.
Yuşa aleyhisselâm, yirmi sekiz sene kadar İsrail oğullarına hakim olup, yüz on yaşında vefat etmiştir.
Kendisinden sonra, on altı kadar daha hakim gelip İsrail oğullarına reislik yapmışlardır. Bunların sonuncusu “İşmuil” aleyhisselâmdır. Bu zamana “Hakimler Devri” denir.
Sonra İsrail oğulları, kendilerine “Talut” adındaki bir zatı, hükümdar tayin ettiler. Bu tarihten sonra da, İsrail oğulları arasında “Melikler (Krallar) Devri” başlamıştır.