Dövme, insan cildinde boya maddesiyle yapılan kalıcı şekil demektir.
İnsanlar, çok eski zamanlardan beri vücutlarının çeşitli yerlerine dövme yaptırmışlardır. Bugün bu âdet, yer yer sürdürülüyor. Avrupa ve Amerika'da bazı gençler bunu bir "süs" şeklinde yaparken, yurdumuzda da birtakım havai gençler onları taklit ediyorlar. Cahiliye Arapları dövmeyi süslenmek için yaparlarken; dövme ile bedenlerine çeşitli şekil ve suretler yaparak, bununla mafsallarının güç kazandığına inanırlardı. Bugün ise bu tamamen bir özentiden öteye geçmemektedir.
İnsanlar, çok eski zamanlardan beri vücutlarının çeşitli yerlerine dövme yaptırmışlardır. Bugün bu âdet, yer yer sürdürülüyor. Avrupa ve Amerika'da bazı gençler bunu bir "süs" şeklinde yaparken, yurdumuzda da birtakım havai gençler onları taklit ediyorlar. Cahiliye Arapları dövmeyi süslenmek için yaparlarken; dövme ile bedenlerine çeşitli şekil ve suretler yaparak, bununla mafsallarının güç kazandığına inanırlardı. Bugün ise bu tamamen bir özentiden öteye geçmemektedir.
İlkel dövme ana hatlarıyla, deriye yan yana küçük delikler açmak ve bu deliklere is, sürme, mürekkep, kına, çivit gibi boyalı maddeler doldurmak suretiyle yapılır. Bunun yanında bıçakla veya tırnakla derin yarıklar meydana getirerek, yahut süslenecek kısımlara barut gibi yanıcı maddeler sürüp yakarak yapılanları da vardır.
Modern dövmeciler ise, özel olarak imal edilmiş elektrikli dövme kalemleri kullanmakta ve dövme yaptıran şahsın acı duymaması için de cildine lokal anestezi uygulamaktadır.
İlkel dövmelerin genellikle mavi renkte olmasına karşılık modern dövmeler çeşitli sentetik boyalar kullanıldığı için bir tablo gibi renkli olabilmektedir.
İlâhî dinler dövmeyi yasaklamıştır. Tevrat vücuda dövme yaptırmayı, ölü arkasından düzenlenen ağıt sırasında ağlayanın tırnaklarıyla yüzünü yırtması olayı ile birlikte ele almış ve
"Ölüler için bedeninizde yara açmayacaksınız, kendinize dövme işaret koymayacaksınız." (Levililer, 19/28)
Arapça'da "veşm" kelimesiyle ifade edilen dövme, Hz. Peygamber devrinde Câhiliye çağının bir uzantısı olarak, özellikle kadınlar arasında yaygın bulunuyordu.
En güzel şekilde yaratılan insanın tabii görüntüsünde değişiklikler yapılmasını hoş karşılamayan Hz. Peygamber, bu türden çeşitli uygulamalar yanında dövmeyi de yasakladı; dövme yapan ve yaptıran kadınlara Allah'ın lanet ettiğini bildirdi. Bir fiili işleyenin Allah tarafından lanetlenmesi onun haram olduğunu gösterir. (bk. Buhârî, Libâs, 87; Müslim, Libas, 119-120)
Konu ile ilgili hadis metinlerinde sadece kadınların zikredilmesinin sebebi, Arap toplumunda bugün olduğu gibi daha çok kadınların dövme yaptırmasıdır. Dövme yaptırmanın dinî hükmü açısından kadınla erkek arasında fark yoktur.
- Dövmeyi yaptırmış olan bir insan nasıl hareket edecektir?
İmam Nevevî, sağlık bakımından zarar vermediği takdirde dövmenin vücuttan giderilmesi gerektiğini söyler. Yapılacak operasyonun vücuda zarar vermesi veya geride çirkin bir manzara bırakması sebebiyle dövme giderilemezse kişi tövbe etmekle günahından kurtulur. (Şerhu Müslim, XIV/106; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Dövme md.)
Bundaki hüküm, dövmeyi yaparken kullanılan maddeye göre değişir. Şayet bu maddeler dinen necis sayılanların arasında bulunuyorsa, dövme de o hükme girer. Şayet temizse, o da temizdir. Bunda yapılacak şey, şayet ufak bir müdahale veya ameliyatla hallediliyorsa gidermeye çalışmaktır. Şayet giderilemiyor, buna da imkân bulunamıyorsa, o şekilde bırakılır. Çünkü Cenab-ı Hak kuluna kaldıramayacağı yükü yüklemez, onun üstesinden gelemeyeceği, yapamayacağı şeyleri istemez.
- Dövme abdeste ve gusle engel olur mu?
Dövme derinin altındadır. Yani dış derinin altında yer alıyor. Abdest ve gusulde ise derinin altını değil, üstünü yıkamak farzdır. Dövme de derinin altında kaldığına göre, onun bedenin herhangi bir yerinde bulunması abdeste ve gusle mani olmaz. Üzerinin yıkanmasıyla abdest ve gusül sahih olur.
Ayrıca dövme, namaz kılmaya, ibadetlerin yerine gitirmeye, camiye ve cemaate gitmeye, Kur'an okumaya da asla engel değildir.
Böyle bir günahı işlemiş olan kimse de Allah'tan mağfiret diler, tövbe istiğfar eder. Ve inşallah da kabul edilir.