Tevbe sûresi Medîne’de nâzil oldu. 128 ve 129. âyet-i kerîmeleri Mekke’de indi. 104. âyetinde tevbenin öneminden bahsedilmektedir. Bu sûreye Berâe sûresi de denir. Birinci âyet-i kerimede geçen berâe kelimesine bugünkü manada ültimatom denebilir. Sûre, müşriklerin Allahü teâlâ ile alâkalarının kesildiğini, bundan sonra onların Kâbe’ye yaklaştırılmayacaklarını, Müslüman olmadıkları takdirde cezalandırılacaklarını bildiren bir ikazdır. Sûre, Peygamber efendimizin şefkat ve merhametini bildiren âyet-i kerimelerle sona erer.
Bu sûrenin, Enfal sûresinin devamı mı, yoksa ayrı bir sûre mi olduğu, bildirilmemiştir. Bir de, Resulullah efendimiz, besmele yazılmasını emretmediği için, bu sûrenin başına Besmele konmamıştır. (Beydavi, Celaleyn)
İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kur’an-ı kerim bana âyet âyet, harf harf nâzil oldu. Sadece Tevbe ve İhlâs sûreleri, yetmiş bin saf melekle beraber nâzil oldu.) [Beydavi]
(Enfal ve Tevbe sûrelerini okuyana kıyamette şefaat edip, onun münâfıklıktan kurtulduğuna şahitlik ederim.) [Envâr-üt-tenzil]