Allah’ın sevdiği kul olduğumuzu nasıl anlarız? Allah kimleri sever? Allah’ın sevdiği kulları.
Âyet-i kerîmelerde Cenâb-ı Hakk’ın mü’min kullarını çok sevdiği şöyle ifâde buyrulur:
“…Allah onları sever, onlar da Allâh’ı severler…” (el-Mâide, 54)
“Allah Teâlâ kullarına çok şefkatli ve merhametlidir.” (el-Bakara, 207; Âl-i İmrân, 30)
Âyet-i kerîmelerde Cenâb-ı Hakk’ın mü’min kullarını çok sevdiği şöyle ifâde buyrulur:
“…Allah onları sever, onlar da Allâh’ı severler…” (el-Mâide, 54)
“Allah Teâlâ kullarına çok şefkatli ve merhametlidir.” (el-Bakara, 207; Âl-i İmrân, 30)
ALLAH’IN BİZİ SEVDİĞİNİ NASIL ANLARIZ?
Yüce Rabb’imiz, Kur’ân-ı Kerîm’in daha pek çok yerinde muhtelif vesîlelerle kullarına olan muhabbetini ifâde buyurur. Meselâ ihsân sahiplerini[1], çok tevbe edenleri, çok temizlenenleri[2], takvâ sahiplerini[3], sabredenleri[4], tevekkül ehlini[5], âdil davrananları[6]… sevdiğini beyan buyurur.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de Cenâb-ı Hakk’ın rıfkla, yumuşaklıkla muâmele eden[7], takvâ sahibi, gönül zengini, kendisini ibâdete verip şan ve şöhretten uzak duran, nefsinin ıslâhı ile meşgul olan[8], hayâ sahibi[9], hayır ehli, itaatkâr, iyi ve mütevâzı[10] kullarını sevdiğini haber verirler. Yine Cenâb-ı Hak, dilencilik ve haram kazançtan kaçınan[11], ehlini geçindirmek için çalışıp kazanan[12], helâl peşinde koşmaktan yorulan[13], dünyaya karşı zâhid davranan[14], bir şey satarken, alırken, borcunu öderken ve borcunu isterken müsâmaha gösteren[15], farz ve nâfile ibadetlerle kendisine yaklaşan[16], işini en güzel yapan[17], insanlara faydalı olan[18], cömert[19], duâda ısrar eden[20], Allah için birbirini seven, ziyaretleşen, dost ve akrabalarıyla iyi geçinen[21]… fazîlet ehli kullarına muhabbetle muâmele etmektedir.
Demek ki Cenâb-ı Hak, kullarını sevmek için pek çok sebepler halketmiştir. Bir vesîleyle onları muhabbet ve merhamet deryasına daldırmaktadır. Zâten O’nun güzel isimlerinden biri de el-Vedûd’dur. Yani çok çok seven ve çok çok sevilen…
Dipnotlar: [1] el-Bakara, 195. [2] el-Bakara, 222. [3] Âl-i İmrân, 76. [4] Âl-i İmrân, 146. [5] Âl-i İmrân, 159. [6] el-Mâide, 42. [7] Buhârî, Edeb, 35. [8] Müslim, Zühd, 11. [9] Ebû Dâvûd, Hammâm, 1/4012. [10] İbn-i Mâce, Fiten, 16. [11] İbn-i Mâce, Zühd, 5. [12] Deylemî, Müsned, I, 155. [13] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 65. [14] İbn-i Mâce, Zühd, 1. [15] Muvatta’, Büyû, 46. [16] Buhârî, Rikâk, 38; İbn-i Mâce, Fiten, 16. [17] Deylemî, Müsned, I, 157. [18] Heysemî, VIII, 191. [19] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 60. [20] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 65. [21] Ahmed, V, 229.
Yüce Rabb’imiz, Kur’ân-ı Kerîm’in daha pek çok yerinde muhtelif vesîlelerle kullarına olan muhabbetini ifâde buyurur. Meselâ ihsân sahiplerini[1], çok tevbe edenleri, çok temizlenenleri[2], takvâ sahiplerini[3], sabredenleri[4], tevekkül ehlini[5], âdil davrananları[6]… sevdiğini beyan buyurur.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de Cenâb-ı Hakk’ın rıfkla, yumuşaklıkla muâmele eden[7], takvâ sahibi, gönül zengini, kendisini ibâdete verip şan ve şöhretten uzak duran, nefsinin ıslâhı ile meşgul olan[8], hayâ sahibi[9], hayır ehli, itaatkâr, iyi ve mütevâzı[10] kullarını sevdiğini haber verirler. Yine Cenâb-ı Hak, dilencilik ve haram kazançtan kaçınan[11], ehlini geçindirmek için çalışıp kazanan[12], helâl peşinde koşmaktan yorulan[13], dünyaya karşı zâhid davranan[14], bir şey satarken, alırken, borcunu öderken ve borcunu isterken müsâmaha gösteren[15], farz ve nâfile ibadetlerle kendisine yaklaşan[16], işini en güzel yapan[17], insanlara faydalı olan[18], cömert[19], duâda ısrar eden[20], Allah için birbirini seven, ziyaretleşen, dost ve akrabalarıyla iyi geçinen[21]… fazîlet ehli kullarına muhabbetle muâmele etmektedir.
Demek ki Cenâb-ı Hak, kullarını sevmek için pek çok sebepler halketmiştir. Bir vesîleyle onları muhabbet ve merhamet deryasına daldırmaktadır. Zâten O’nun güzel isimlerinden biri de el-Vedûd’dur. Yani çok çok seven ve çok çok sevilen…
Dipnotlar: [1] el-Bakara, 195. [2] el-Bakara, 222. [3] Âl-i İmrân, 76. [4] Âl-i İmrân, 146. [5] Âl-i İmrân, 159. [6] el-Mâide, 42. [7] Buhârî, Edeb, 35. [8] Müslim, Zühd, 11. [9] Ebû Dâvûd, Hammâm, 1/4012. [10] İbn-i Mâce, Fiten, 16. [11] İbn-i Mâce, Zühd, 5. [12] Deylemî, Müsned, I, 155. [13] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 65. [14] İbn-i Mâce, Zühd, 1. [15] Muvatta’, Büyû, 46. [16] Buhârî, Rikâk, 38; İbn-i Mâce, Fiten, 16. [17] Deylemî, Müsned, I, 157. [18] Heysemî, VIII, 191. [19] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 60. [20] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 65. [21] Ahmed, V, 229.