Bazen bir şey için dua edilir. Fakat istediğimiz bu şey, zahiren kabul edilmez. Buna rağmen bizim duayı bırakmamamız lazımdır. Şayet istediğimiz şey elde edilse ve Cenab-ı Hak duamızı kabul etse nurun ala nur. Ama zahiren kabul edilmese bile biz “Duam kabul olmadı.” demeyeceğiz. Aksine “Allah bu duamı ahiretim için veya dünyada daha iyi bir şekilde kabul etti.” denilir.
Hakikaten bu dua boşa gitmedi, ibadet olması dolayısıyla ahirette mükafatını göreceğim diye duasını bırakmak değil, aksine daha fazla dua etmeye gayret ve şevk taşımalıyız.
Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim'de “Bana dua edin size cevap vereyim.” (Mü’min, 40/60) buyurmaktadır.
Bazıları bu ayet-i kerimeyi öne sürerek şöyle demektedirler: Madem Allah “Bana dua edin bende kabul edeyim.” demiştir. Neden çokça dua ettiğimiz halde bazıları kabul edilmiyor. Bu hususta alimlerimiz ittifakla bu ayette Allah “cevap veririm” demektedir, “kabul ederim” dememektedir. Nasıl ki, sen bir hekime gitsen ve desen “Ey hekim bana şu ilacı ver.” elbette hekim sana cevap verir ve “Buyurun.” diye cevap verir. Fakat istediğin şey ya hikmetsiz ya faydasız veya sana zararlı bir ilaç ise, onu değil de daha güzelini sana verir.
Aynen onun gibi, mutlak hikmet sahibi Cenab-ı Hak bize ve dualarımıza cevap verir. Ama kabul etmek hikmetine tabi olduğundan bazen istenen şeyin aynısı bazen de daha güzelini bazen de zararlı olduğunu bildiği için hiç vermez.
Bu kısa açıklamadan sonra duaların kabul şartlarına geçelim:
- Evvela, dua kabul çerçevesi dahilinde olacak.
- Sonra, samimi ve günahsız bir ağızla olacaktır.
- Mümkünse, abdestli ve helal lokma alınmak suretiyle bereketlenecektir.
- Mübarek mevkilerde, özellikle mescit ve camilerde,
- Mübarek zamanlarda, özellikle ramazan ayı ve kadir gecesi, berat gecesi gibi mübarek gecelerde,
- Namazlardan sonra, özellikle sabah namazından sonra dua edilmesi,
kabule karin olması hikmet-i ilahiye ve rahmet-i ilahiyece matluptur. Bu şartlardan uzaklaşıldığı taktirde de duanın tesiri azalacaktır.
Duanın çeşitleri var:
Mesela sizin yarın bir imtihanınız var. Bu imtihanın duası çalışmaktır. Buna fiili dua denir.
Çalışmayı yaptıktan sonra ellerinizi kaldırır “Ya Rabbi, bana hayırlısını nasip et.” demeniz sözlü bir duadır. Safi ve halis bir şekilde ve neticeye kanaat ederek dua etmek gerekir. Çünkü, bazen istediğimiz bir şeyin hakkımızda hayırlı olmayacağını Allah bilir fakat biz bilemeyiz. Sonsuz rahmet sahibi Allah’ımız da bunun hayırlı olmayacağını bildiğinden dolayı, farklı bir şekilde kabul eder.
Hazreti Meryem validemizin doğma vaktinde annesi O’nu mescide adar. Ve O’nun erkek değil kız olduğunu görünce epey şaşırır ve üzülür. Alimlerimiz bu durumu misal getirerek derler ki, Allah muhakkak yaptığımız duaları kabul eder.
Bazen daha farklı ve daha güzel bir surette kabul eder. İşte Hz. Meryem yüz erkek değerinde bir kız. Allah annesinin duasını kabul etmedi denilmemeli. Aksine daha güzel bir surette kabul etti denilmelidir.
Bazen de dünyada hiç kabul edilmedi zannedilir. Fakat cennette daha ulvi ve güzel şekilde kabul edilir.