Yatsı Namazından sonra daha uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra kılınan nafile namaza Salat-ı Leyl (Gece Namazı) denir.
Peygamber Efendimiz Teheccüd namazına devam ederdi. Bu Namaz iki rekattan sekiz rekata kadar kılınabilir.
Abdullâh İbn-i Abbâs (r.a)’dan rivâyet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz (s.a.v), gecenin bir kısmında teheccüd için kalkdıklarında şöyle dua ederdi:
Okunuşu: “Allahumme lekel hamdü ente kayyimus semavati velerdi ve men fîhinne ve lekel hamdü ente nûrus semâvati velerdi ve men fîhinne velekel hamdü ente melikussemavati velerdi men fîhinne ve lekel hamdü entel hakku ve va’duke hakkun ve likauke hakkun ve kavluke hakkun ve velcennetü hakkun vennaru hakkun vennebiyyûne hakkun ve Muhammed’din -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hakkun vessaatu hakkun. Allahumme leke eslemtü ve bike amentü ve aleyke tevekkeltü ve ileyke enebtü ve bike hasemtü ve ileyke hakemtü feğfirlî mâ kaddemtü ve ma ehhertü ve ma esrartü ve ma ealentü ente l’mukaddimü ve entel muahhiru lâ ilâhe illâ ente ve lâ havle ve la kuvvete illa billahi”
Anlamı: “Allâh’ım Sana hamd olsun. Sen bütün semâları, arzı ve onlardakileri ayakta tutansın. Hamd Sana mahsûstur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve onlarda ne varsa hepsinin nûrusun. Hamd Sana mahsustur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve onlardakilerin hâkimi ve hükümdârısın. Ve Sana yine hamd olsun ki, Sen Hak’sın. Sen’in va’din de hak, Sana kavuşmak da hak, sözün de hak, Cennet de hak, Cehennem de hak, nebîlerde hak, Muhammed r’de hak, kıyâmet de hak. Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân ettim, Sana tevekkül ettim ve Sana yöneldim. İnanmayanlara karşı, Sana dayanarak mücâdele ettim ve neticede ancak Seni hakem olarak kabûl ettim, benim evvelki yaptıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yaptıklarımı da mağfiret et. Öne alan da Sen’sin, geriye bırakan da Sen’sin. Sen’den başka ilâh yoktur. Hakîmâne tasarruf da, tam kuvvet de Allah ile kâimdir.” (Buhârî, Teheccüd, 1)
Nur Duası
Abdullâh İbn-i Abbâs (r.a)’dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in duâlarından biri şu duâ idi:
Okunuşu: Allâhümmec‘al fî kalbî nûran ve fî basarî nûran ve fî sem’î nûran ve ‘an yemînî nûran ve ‘an yesârî nûran ve fevkî nûran ve tahtî nûran ve emâmî nûran ve halfî nûran vec’al lî nûran
Ve fî rivâyetin: Asabî ve lahmî ve demî ve şa’rî ve beşerî kâne yekûlü fî du’âihî.
Anlamı: “Allâh’ım! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır, bana büyük bir nûr ihsân eyle!” (Buhârî, De’avât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181)
Muğîre bin Şu’be’den rivayet olunduğuna göre Resul-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellemin dualarından biri de şu idi:
Okunuşu: Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerike leh lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr
Allâhümme lâ mâni’a limâ e’dayte ve lâ mu’dıye limâ mena’te ve lâ yenfe’u ze’l-ceddi minke’l-ceddü
Anlamı: “Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O’nun şeriki, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd, övgü de O’nundur. O her şeye kâdirdir, gücü yetendir.
Allah’ım! Senin verdiğine engel olacak yoktur, vermediğini de verecek yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri, sana karşı bir fayda veremez. (Buhârî, Ezân, 155, Deavât, 18; Müslim, Salât,193; Tirmizî, Salât, 108; Muvattâ’, Kader, 8; İbn Hanbel, Müsned,3/87)