Allah’ın birleştirilmesini emrettiği bağlar, 4 alanda toplanır.
Hukukullah’ın en temel kavramı; İHSAN
Hukuku’n-Nefs’in en temel kavramı; İRADE
Hukuku’l-İbad’ın en temel kavramı; İSÂR
Hukuku’l-Eşya’nın en temel kavramı; İKRÂM
İrade nedir? Istılahı manada irade, Allah’ın sana emanet ettiği bu bedeni ve canı O’nun istediği gibi kullanma kudretidir. Buradaki nefsin iradesini ne yapmak lazım? Verenin yoluna harcamak lazım. Öyleyse gelip televizyonun karşısında 3-5 saat oturmanın hükmünü sormaya gerek yok. Sen orada sana emanet edilen o bedeni sana emanet edenin yolunda değil, başka yollarda harcadın. Orada arıza çıktı zaten. Burada önemli olan; sana emanet edilen bu bedeni emanet edenin, onun istediği doğrultuda kullanabilmendir. İşte onu ortaya koyma kudretine irade denir.
HUKUKU’L-İBAD
Neydi en temel kavramı? İsâr; Yaşamak için değil, yaşatmak için yaşamaktır. Ne dedi Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); “Bir kişi kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe, kamil manada iman etmiş olamaz.” dedi mümin tarifi yaparken, dikkat edin! İsâr ise, o tarifinde üstünde bir tariftir. Neden? Çünkü Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) işi onunla başlattı. Efendimizi en alt zemini söyledi. Ama onunda üstü var. Kendisi için istediğini mümin kardeşi içinde istemek; işin bidayet noktası. Bir üstü daha var: “Allah’ım! Bana değil, kardeşime..” diyorsun. İşte bu, isâr. Eğer bu olursa, insanla insan arasındaki münasebetin ne kadar farklı olacağını anlayabiliyorsunuz değil mi? Şuan içinde bulunduğumuz toplum menfaat üzerine. Menfaatin olduğu bir yerdeyse, isârdan bahsedemeyiz. İsâr, menfaatin düşmanıdır. İsâr varsa, her türlü şeyden vazgeçip, kardeşini mutlu etme adına bazı fedakarlıkları yapmak vardır. Yapamadığımız, anlayamadığımız için Ashab-ı Kirâm Efendilerimiz’in o isâr konusundaki fedakarlıklarını anlayamıyoruz.
Bir insan nasıl 30 40 sene doğduğu, büyüdüğü, Peygamberle yaşadığı bir şehri terk eder ve bir daha dönemez? İsâr olmasa, bu anlaşılabilecek bir şey değildir. Hukuku’l-İbad’ı isâr üzerine temin ettik. Kendileri meşru ve helal dairede olan bazı şeylerden bile vazgeçtikleri, kardeşlerinin saadeti için terk edelim dediler ve ettiler.
HUKUKU’L-EŞYA
- Allah-İnsan Bağı,
- İnsanın Nefsiyle Olan Bağı,
- İnsanın Başka İnsanlarla Olan Bağı,
- İnsanın Eşyalarla-Kainatla Olan Bağı
Bir yerde bağdan bahsedildiği zaman hukuktan da söz edilir. 4 Bağ 4 Hukuk;
-HUKUKULLAH (ALLAH-İNSAN ARASINDAKİ HUKUK)
-HUKUKU’N-NEFS (İNSANIN NEFSİ İLE ARASINDAKİ HUKUK)
-HUKUKU’L-İBAD (İNSANIN BAŞKA İNSANLAR İLE ARASINDAKİ HUKUK)
-HUKUKU’L-EŞYA (İNSANIN EŞYA/VARLIK/KAİNAT İLE KURMASI GEREKEN HUKUK)
Bu 4 temel hukuk, 4 kavram üzerine bina edilir:
Hukukullah’ın en temel kavramı; İHSAN
Hukuku’n-Nefs’in en temel kavramı; İRADE
Hukuku’l-İbad’ın en temel kavramı; İSÂR
Hukuku’l-Eşya’nın en temel kavramı; İKRÂM
HUKUKULLAH
Bina edildiği kavram, ihsandır. İhsan ise, Allah’ı görüyormuşçasına kulluk etmek, ibadet etmek, ‘Sen Onu görmüyorsan da, O seni görüyor’ bilinciyle hareket etmek, bu bilinçte olmaktır. Eğer sen, Allah ile böyle bir bağ kurarsan, tesis etmen gereken ilk bağı doğru düzlemde kurarsan.. İnanın bu bağ düzgün kurulursa, diğer 3 bağ kendiliğinden tesis edilecektir, düzelecektir.
Allah kaygısı her kaygının önüne alırsa, Allah’tan başka hiçbir şeyden bir şey beklenmezse, bu manada alınacak olan farklı bir bilinç olacağı için, o bilinç bizim diğer bağlarımızı da otomatik etkileyecektir.
Allah kaygısı her kaygının önüne alırsa, Allah’tan başka hiçbir şeyden bir şey beklenmezse, bu manada alınacak olan farklı bir bilinç olacağı için, o bilinç bizim diğer bağlarımızı da otomatik etkileyecektir.
HUKUKU’N-NEFS
İrade nedir? Istılahı manada irade, Allah’ın sana emanet ettiği bu bedeni ve canı O’nun istediği gibi kullanma kudretidir. Buradaki nefsin iradesini ne yapmak lazım? Verenin yoluna harcamak lazım. Öyleyse gelip televizyonun karşısında 3-5 saat oturmanın hükmünü sormaya gerek yok. Sen orada sana emanet edilen o bedeni sana emanet edenin yolunda değil, başka yollarda harcadın. Orada arıza çıktı zaten. Burada önemli olan; sana emanet edilen bu bedeni emanet edenin, onun istediği doğrultuda kullanabilmendir. İşte onu ortaya koyma kudretine irade denir.
HUKUKU’L-İBAD
Neydi en temel kavramı? İsâr; Yaşamak için değil, yaşatmak için yaşamaktır. Ne dedi Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); “Bir kişi kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe, kamil manada iman etmiş olamaz.” dedi mümin tarifi yaparken, dikkat edin! İsâr ise, o tarifinde üstünde bir tariftir. Neden? Çünkü Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) işi onunla başlattı. Efendimizi en alt zemini söyledi. Ama onunda üstü var. Kendisi için istediğini mümin kardeşi içinde istemek; işin bidayet noktası. Bir üstü daha var: “Allah’ım! Bana değil, kardeşime..” diyorsun. İşte bu, isâr. Eğer bu olursa, insanla insan arasındaki münasebetin ne kadar farklı olacağını anlayabiliyorsunuz değil mi? Şuan içinde bulunduğumuz toplum menfaat üzerine. Menfaatin olduğu bir yerdeyse, isârdan bahsedemeyiz. İsâr, menfaatin düşmanıdır. İsâr varsa, her türlü şeyden vazgeçip, kardeşini mutlu etme adına bazı fedakarlıkları yapmak vardır. Yapamadığımız, anlayamadığımız için Ashab-ı Kirâm Efendilerimiz’in o isâr konusundaki fedakarlıklarını anlayamıyoruz.
Bir insan nasıl 30 40 sene doğduğu, büyüdüğü, Peygamberle yaşadığı bir şehri terk eder ve bir daha dönemez? İsâr olmasa, bu anlaşılabilecek bir şey değildir. Hukuku’l-İbad’ı isâr üzerine temin ettik. Kendileri meşru ve helal dairede olan bazı şeylerden bile vazgeçtikleri, kardeşlerinin saadeti için terk edelim dediler ve ettiler.
HUKUKU’L-EŞYA
İkrâm üzerine bina ediliyor. Ne demek ikrâm? Ne verdiyse Rabbimiz verdi ve hepsi O’nun ikrâmı. Biz hiçbir şeyin sahibi değil, emanetçisiyiz. Kendimizi hiçbir zaman sahip göremeyiz. Sahip göremediğimiz için, emanet edileni emanet edenin yoluna harcamak adına gayret içerisinde oluruz. Emanete ihaneti nifakın en önemli vesilesi olarak gördüğümüz için bu konuda hassasiyet içinde oluruz.