Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hakîkatinde hayat bulan Hak dostları, salât ü selâm getirmek ve bu vesîleyle Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e yaklaşmaktaki fazîletleri şöyle sıralamışlardır:
1- ALLAH’IN VE MELEKLERİN SALAVATINA EŞLİK EDİLİR
Emr-i ilâhîye imtisâl ile Cenâb-ı Hakk’ın ve meleklerin salevâtına muvâfakat (eşlik) edilmiş olur. Allâh’ın, meleklerin ve ümmetin salât ü selâmları arasında mânâ cihetiyle farklılıklar olduğu muhakkaktır. Allâh’ın salâtı, nebîsine rahmet edip O’nu yüceltmesidir. Meleklerin salâtı, Hazret-i Peygamber için istiğfar ve duâdır. Mü’minlerin salâtı ise, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hakkında duâda bulunmalarıdır.
2- GÜNAHLARIN AFFEDİLMESİNE VESİLEDİR
Günahların affedilmesine vesîledir. Hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
“Kim bana bir defa salât getirirse, Allah o kimseye on defâ salât eder, on hatâsı silinir ve on derece yükseltilir.” (Nesâî, Sehv, 55)
Bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- mütebessim bir çehreyle ashâbının yanına gelmiş ve Hazret-i Cebrâil’in kendisine şu müjdeyi verdiğini bildirmiştir:
“Yâ Rasûlâllah! Ümmetinden biri Sana bir salât getirdiğinde, benim onun günahlarının bağışlanması için on defa istiğfâr etmem, o kimsenin Sana bir selâm göndermesi hâlinde, benim ona on selâm vermem Sen’i sevindirmez mi?” (Nesâî, Sehv, 55/1293)
3- KIYAMETTE, RESÛLULLAH YANINDA OLUR
Kıyâmette Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kendisine salât ü selâm getirenin yanında olur. Nitekim Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları; bana en çok salât ve selâm getirenlerdir.” (Tirmizî, Vitr, 21)
4- PEYGAMBER EFENDİMİZ, SALÂT GETİRENE KARŞILIK VERİR
Habîb-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, salât okuyana mukâbelede bulunur. Bu müjde Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tarafından şöyle ifade edilmiştir:
“Bir kimse bana selâm gönderdiği zaman, onun selâmını almam için Allah Teâlâ rûhumu iâde eder.” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 96/2041. Ayrıca bkz. Ahmed, II, 527)
Yüksek bir makamdan gelen selâmların ne büyük bir sürur vesîlesi olduğu düşünülürse, Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den gelen selâmların, ümmetinin yüreğinde nasıl bir bayram sevinci yaşatacağını tasavvur etmek zor değildir.
5- SALÂT Ü SELÂM GETİRENİN İSMİ PEYGAMBERİMİZE ARZ EDİLİR
Her salât ü selâm getirenin ismi, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e arz edilir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Yeryüzünde Allâh’ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını (ânında) bana ulaştırır.” (Nesâî, Sehv, 46)
“…Bana salât ü selâm getiriniz. Zira nerede olursanız olun, sizin salât ü selâmınız bana ulaşır.” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 96-97/2042)
6- RESÛLULLAH’IN AHLÂKIYLA AHLAKLANIR
Salât ü selâm okuyan kimse, Allah ve Rasûlü’nün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih etmiş olduğu için, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmada seviye alır, kötü huylardan kurtulur, fazîlete erer.
7- EFENDİMİZ’E OLAN MUHABBETİ ARTAR
Nebiyy-i Ekrem’in kendisine olan muhabbeti arttığı gibi, onun da Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e olan muhabbeti artarak devam eder.
8- PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN ÜZERİMİZDEKİ HAKKINI BİR NEBZE DE OLSA ÖDEMEYE ÇALIŞMAKTIR
Allah Teâlâ’nın Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile bize ihsân ettiği lutuflar, sayıya gelmeyecek kadar fazla olmasına rağmen, salât ve selâm ile Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in üzerimizdeki hakkını çok az da olsa ödemeye çalışmış oluruz.
9- ALLAH’IN RAHMETİ ÜZERİMİZE İNER
Allah Teâlâ’nın rahmetinin üzerimize inmesine vesîledir. Nitekim Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Kim bana bir defa salât ü selâm getirirse, bu sebeple Allah Teâlâ da ona on misli merhamet eder.”(Müslim, Salât, 70)
10- UNUTULAN SÖZÜN HATIRLANMASINA VESİLE OLUR
11- DUÂLARIN KABÛLÜNE VESİLE OLUR
Duâların kabulüne vesîledir:
Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- namazdan sonra Allâh’a hamdetmeden ve Peygamber -aleyhisselâm-’a salât ü selâm getirmeden duâ eden bir adam gördü. Bunun üzerine:
“–Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve şöyle dedi:
“–Biriniz duâ edeceği zaman önce Allah Teâlâ’ya hamd ü senâ etsin, sonra bana salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin.” (Tirmizî, Deavât, 64)
Diğer bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulur:
“Duâ eden bir kimse, Peygamber’e salât okumadığı müddetçe duâsı perdelidir. (Hedefine ulaşamaz.)”(Münzirî, et-Tergîb ve’t-Terhîb, III, 165)
12- AZÂBA UĞRAMAKTAN KURTULUR
İlâhî itâba (tehdit va azâba) mâruz kalmaktan korunur. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Yanında ismim zikredildiği hâlde bana salât ü selâm getirmeyen kimse rahmetten uzak olsun! Ramazân-ı Şerîf’e girip de mağfiret edilmeden çıkan kimse rahmetten uzak olsun! Anne ve babası yaşlılık günlerini yanında geçirip de (onları memnûn ederek) cennete giremeyen kimse rahmetten uzak olsun!” (Tirmizî, Deavât, 100/3545)
“Asıl cimri olan kimse, yanında ismim zikredildiği hâlde bana salât ü selâm getirmeyen kişidir.”(Tirmizî, Deavât, 100/3546. Ayrıca bkz. Ahmed, I, 201)
“Kim bana salât ü selâm getirmeyi unutup ihmal ederse, cennetin yolunu şaşırır.” (İbn-i Mâce, İkâmet, 25)
13- DÜNYA VE AHİRET SIKINTILARINI GİDERİR
Allah Teâlâ, Nebî’sine salât eden kulunun işlerinde ona yeter ve onun hem dünya hem de âhiret kederlerini giderir. Nitekim Übey bin Kâ’b -radıyallâhu anh- diyor ki:
“Hazret-i Peygamber’e:
«–Yâ Rasûlâllah! Ben Sana çok salevât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?»diye sordum.
«–Dilediğin kadar yap.» buyurdu.
«–Duâlarımın dörtte birini salevât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?» diye sordum.
«–Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
«–Öyleyse duâmın yarısını salevât-ı şerîfeye ayırayım.» dedim.
«–Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu. Ben yine:
«–Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?» diye sordum.
«–İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur.» buyurdu.
«–Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde Sana salevât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?» deyince:
«–O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar.» buyurdu.” (Tirmizî, Kıyâmet, 23)
SALÂT Ü SELÂM GETİRMENİN MÜKÂFATI
Salât ü selâm getirmek, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in rûhâniyetiyle irtibat kurmayı ve O’nun nûrundan istifâdeyi temin eder. Bu salevâtların mükâfâtı ise, kulun Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e olan muhabbeti ve ihlâsı ölçüsündedir.
Bizlere düşen, salevat-ı şerîfenin ruhâniyetine bürünebilmek ve Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tam bir teslimiyet göstererek O’na lâyık bir ümmet olmaya çalışmaktır.