Urve b. Mes’ud, Taiflilerin ileri gelenlerindendi. Peygamber Efendimiz ordusuyla Taif’i muhasara altına aldığı sırada o, Yemen’in Cüreş şehrinde bulunuyordu. Orada, Taif müdafaası için mancınık vesaire yapma san’atını öğreniyordu.
Peygamber Efendimiz, Taif’ten muhasarayı kaldırıp ayrıldıktan sonra Taif’e döndü. Bir müddet sonra da Cenab-ı Hak, kalbine İslam’ın sevgisini düşürünce, çıkıp Medine’ye geldi. Hicret’in 9. yılı Rebiülevvel ayında Resûl-i Ekrem Efendimizin huzurunda İslamiyetle şereflendi.[1]Efendimiz, bu değerli insanın Müslümanlar safına katılmasından fazlasıyla memnun oldu.
Urve b. Mes’ud, Medine’de bir müddet kaldıktan sonra bir gün Resûl-i Ekrem Efendimize, “Yâ Resûlallah! Müsaade buyurun da, gidip kavmimi İslamiyete davet edeyim!” dedi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Taif halkının kibir ve gururlarının esiri olup Müslümanlıktan kaçındıklarını biliyordu. Bu sebeple, “Onlar, seni sağ bırakmazlar!” buyurdu.
Urve, “Yâ Resûlallah! Beni, onlar öz evlatlarından daha çok severler!” dedi ve gitmek istediğini tekrarladı.
Peygamber Efendimiz yine “Onlar, seni öldürürler!” buyurdu.
Urve, Taif halkının kendisine karşı gösterdikleri sevgi ve hürmete güveniyordu.
“Yâ Resûlallah! Vallahi, değil öldürmek, beni uykudan uyandırmaya bile kıymazlar!” diye konuştu.
Sonra, dileğini üçüncü kere tekrarladı.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz, “Madem gitmek istiyorsun, git!” diye izin verdi.
Urve, derhal yola koyulup Taif’e vardı; Taiflileri Müslüman olmaya davet etti.
Kibir ve gururlarının zebunu olmuş Taifliler, bu ulvî davete ok yağmuruyla karşılık verdiler ve çok sevdikleri Urve b. Mes’ud’u şehit ettiler.[2]
Onun şehâdet haberini duyan Peygamber Efendimiz, “Onun kavmiyle olan hali, Sahib-i Yasin’in kavmi arasındaki haline benzer. Sahib-i Yasin, kavmini, Allah Teâlâ’ya imana davet etmişti de kavmi onu öldürmüştü!” buyurduktan sonra ilave etti: “Allah’a hamdolsun ki ümmetimin içinde, Sahib-i Yâsin gibi birini bulundurdu!”[3]
Hz. Ebû Bekir’in Zevcesi Ümmü Rûman’ın Vefatı
Hz. Ebû Bekir’in, asıl ismi Zeyneb olan zevcesi Ümmü Rûman, Mekke’de ilk sıralarda Müslüman olmuş ve Peygamber Efendimize bîat etmişti. Kendisinden Abdurrahman ile Hz. Âişe dünyaya gelmişti.
Ümmü Rûman, Hicret’in 9. senesinde vefat etti. Peygamber Efendimiz, kabrine inip, onun için Cenab-ı Hakk’tan mağrifet niyaz etti.[4]
Mestler Üzerine Meshin Emredilmesi
Peygamber Efendimiz, Tebük Seferi esnasında mestler üzerine meshetmeyi emir buyurdu.[5]Bunun müddeti misafirler için geceli gündüzlü üç gün (yetmiş iki saat), misafir olmayanlar için bir gün, bir gecedir (yirmi dört saat).
[1]İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 182; İbn Sa’d, Tabakat, c. 5, s. 503.
[3]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 182; İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 504.
[4]İbn Sa’d, a.g.e., c. 8, s. 277; İbn Esir, Üsdü’l-Gabe, c. 7, s. 331; İbn Hacer, el-İsabe, c. 4, s. 451.
[5]Ahmed İbn Hanbel, Müsned, c. 6, s. 27.