Gülsüm b. Hidm, ensarın ileri gelenlerindendi. Oldukça yaşlanmıştı. Mescid-i Nebevî yapıldığı sırada Kuba’da vefat etti.[1]
Hz. Gülsüm b. Hidm, Hicret’ten önce Müslüman olmuştu. Resûl-i Kibriya Efendimizi hicret esnasında Kuba’da evinde misafir etme şerefine ermişti. Peygamberimiz, on dört gün kadar evinde kalmıştı.
Es’ad b. Zürâre Hazretleri, Akabe Biatında Resûl-i Ekrem Efendimizle görüşen altı zâttan biri idi. Son Âkabe Bîatında ensarı temsilen seçilen dokuz temsilcinin arasında o da yer alıyordu.
Es’ad Hazretleri de, Gülsüm b. Hidm’in vefatından kısa bir zaman sonra vefat etti. Resûl-i Ekrem Efendimiz, vefatı esnasında yanında bulunuyordu. Onu yıkadı, kefenledi ve cenaze namazını kıldı. Sonra da onu Medine kabristanı olan Bâkî’ye defnetti. Bâkî Kabristanı’na ensardan ilk defnedilen zât, Es’ad b. Zürâre Hazretleridir.[2]
Abdullah b. Zübeyr’in Dünyaya Gelişi
Hicret’in 1. yılının, muhacir Müslümanları sevindiren bir başka hadisesi, Hz. Zübeyr b. Avvam’ın Abdullah adında bir çocuğunun dünyaya gelişidir. Hz. Abdullah, Medine’de muhacir Müslüman aileleri içinde doğan ilk çocuktur. Annesi, Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz. Esmâ, Kuba köyünde onu dünyaya getirmiştir.
Abdullah’ın doğumu, muhacir Müslümanları son derece sevindirdi. Zira Yahudiler onlara, “Biz, sizi sihirledik! Bundan böyle sizden erkek çocuk dünyaya gelmeyecektir” diyorlardı.
Muhacirler de bundan fazlasıyla üzüntü duyuyorlardı.
Abdullah’ın dünyaya geldiğini duyar duymaz, Yahudilerin bu sözleri yalanladığından dolayı, tekbirler getirerek sevinçlerini izhar ettiler.
Ona “Abdullah” ismini bizzat Peygamber Efendimiz verdi.
[1] İbn Abdi’l-Berr, el-İstiab, c. 3, s. 1328.